Paylaş
Eh bir nebze ağırbaşlılık ve soğukkanlılık çağrıştırıyor, hiç olmazsa.
Gerçi “Anasına bak kızını al” sözüne hiç itibar etmem.
Bir bebeğin, önce ergen ardından “insan” olmasında annenin, babanın dışında önemli etkenler var.
Toplumsallaşma süreci sadece aile ile tanımlanamayacak kadar uçsuz bucaksız ve o denli karmaşık.
Ama ailelerin bazen çocuğun tüm hayatını etkileyecek şeyler yapabildiklerini de biliyorum.
Mesela isim koymak.
* * *
Eskiden solcular çocuklarına siyasi isim koyardı.
Şimdi trend dini isim.
islamiyet.gen.tr sitesinde Abdurrahman Dilipak’ın Asiye Dilipak ve Nevin Meriç ile hazırladığı Ansiklopedik İsim Sözlüğü bile var.
Yazarının notuyla; “Müslümanların çocuklarına verdiği isimler üzerinde” yoğunlaşan bir sözlük:
Abdüşşekür mü istersiniz, Abdüzzahir mi, Bahtınur mu, Yaşanur mu...
* * *
Bir de “postmodern” isimler var.
Eskiden Jasmin’i Yasemin yapardık, şimdi Yasemin oluyor Yasmin.
Rüzgarın getirdiği Alize de var.
Gündemin getirdiği Andıç da...
* * *
Kodumu oturtan isimler de gözde.
Cesur, Savul, Güçlücan, Yiğithan.
Durukan gibi sırtını “ırk”a dayayan isimler de gözde.
Polat gibi sırtını popüler bir diziye yaslayanı da...
* * *
Ana-babalar verdikleri eğitimle çocuklarının geleceğini belirleyebiliyorlar mı, bu tartışmalı.
Ama bazen anlık politik, popüler rüzgarların etkisinde taktıkları isimlerle, çocuklarının tüm yaşamını etkileyebiliyorlar.
Aslında sorun, ismi bir bebeğe (bebeğimize) koyduğumuzu sanmak.
Biz bir bebeğe değil, bir yetişkine isim veriyoruz.
Ömür boyu taşıyacağı bir isim.
Yükse o isim, sadece “bebek” masumdur.
Paylaş