Paylaş
Nazım Hikmet yarım asır önce 3 Haziran’da veda etti hayata.
Yürek enfraktından...
“Hoşgeldin bebek, senin yolunu bekliyor kuşpalazı boğmaca kara çiçek sıtma ince hastalık yürek enfraktı kanser filan” demişti ya.
İlk kriz 52’sinde vurdu, 4 ay yatırdı yatağa...
Sitemkardı hastalığına biraz:
“Bir yandan şiir döktür /bir yandan yanındaki ölümle sohbet eyle...”
Altmışını bitirdi; “Yürek değil be, çarıkmış bu, manda gönünden /teper ha babam teper /paralanmaz /teper taşlı yolları” dediği kalbi dahasına dayanamadı.
* * *
Hastalıklar, sanata, bilhassa edebiyata, sinemaya ilham verir her zaman.
Veremin, bir zamanlar “ince hastalık” diye geçmesi mesela.
Hüzünlüdür o iki kelime.
Eski filmlerden bir sahne getirir yanında...
Hafif bir öksürüğün ardından beyaz dantel mendiline kan bulaşan, eriyip-inceldikçe gözleri irileşen, solgun bir kadın...
Ya bir Çolpan İlhan görüntüsüdür, eski kadife berjer koltuğun üzerinde.
Yahut yorgan döşek, mahzun bakışı sevdalısına değil karşı duvara kilitli Hülya Koçyiğit.
Aşk hastalığıdır, senarist reçetesinde.
Ve en azından filmlerde, zengin-yoksul dinlemez.
Bir de “zengin hastalığı” hatta, “kralların hastalığı” da denilen gut vardır ki...
Aşırı et tüketmekle seyreder.
İnsanın gözünün önüne, saltanat sofrasında mıncıklanan kuzu budu getirir.
* * *
Eskilerden, bugünkü “medeniyet”imize geldiğimizde de halk arasında farklı anılan hastalıklar var elbet.
En popüleri de “medeniyet hastalığı”...
Öyle geniş, kullanışlı bir gruptur ki bu, içine hemen her hastalığı sokabilirsiniz.
* * *
Fazla medeniyetten; obezite, diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, karaciğer yağlanması mı istersiniz...
Alerji, astım, saman nezlesi mi?
Bir bakarsınız, durakta otobüs beklerken depresyon, anksiyete sarmış bünyenizi.
Bir bakarsınız, panik atak gelmiş mobbing ustası müdürün kapısında bastırmış.
Uzun ömürlüyseniz, alzheimer da cabası.
Medeniyet denilen takma dişli canavarın nerede ısıracağı belli olmaz çünkü.
* * *
Sağlıklı, uzun ömürler dilemeden önce...
Malum seçimleri -şimdilik- ardımızda bıraktık.
Sıra, bizde “medeniyet hastalığı” kıvamında sirayet eden koalisyon meselesinde...
Batılı medeniyetlerin gül gibi sürdürebildikleri koalisyonda, bize hep dikeni, “kriz”i düşer.
Deneyimlerimiz yahut koalisyonu adam gibi deneyememelerimiz böyle göstermiştir.
* * *
Neyse, seçim sürecinin yoğun temposunun ardından artık daha sık yazmaya çalışacağım.
Sitem eden, destek veren, incelikli yorumlarını esirgemeyen okurlarımız sağ olsun, sağlıklı olsun.
Paylaş