“Genç” niye beğenilmez

GENÇLERLE olmayı seviyorum genelde.

Belki gençliğini güzel süren, paylaşmayı seven/beceren bir evlat sahibi olmamla ilgilidir.
Belki, “genç olmak”a dair duygu sürümlerini yitirmeme refleksiyle...
Yaşamımda hep varolan “genç çevre”
dışında, Ankara Hürriyet Genç Nota Liselera-
rası Müzik Yarışması ve Çankaya Üniversi-tesi’nde verdiğim dersler de bir şans tabi.
* * *
“Şans” diyorum.
Çünkü çok şey öğreniyorum gençlerden. (“Öğrenmek” -özellikle yaş aldıkça- iddialı bir kelime, yeni fikirlerin kıyısına, yeni ilgilerin “gözatımı”na geliyorum, diyelim)
Ama ilginçtir.
Onlardan “gençlik”ten çok, “yaşlılık”a dair bilgiler-duygular devşiriyorum.
Mesela Orson Welles’in müzikal şiirinin “artık eskidiğini”, gençler sayesinde hissettim.
“Ben gençliğin ne demek olduğunu bilirim /Ama sen yaşlılık nedir bilmezsin” değil(miş) işte.
Çünkü hiç bir yetişkin/yaşlı, gençliğin ne demek olduğunu bilemez.
Belki satırbaşlarıdır gençliğe dair tüm bilgisi/ilgisi.
Ki, o başlıklar bile değişir zamanla.
Ve gençlik satırbaşlarında değil, satır aralarında gizlidir, orada yaşanır, değil mi?
* * *
Gençliğe dair ya da “genç muhabbet”lerden anladığım bir şey daha var ki; “çınar” misali istisnalar dışında yaşlılar gençlerden memnun olabilemez.
“Eşya”nın tabiatına aykırı. (Ki yaşlanmak ile eşyalaşmak arasında da vardır elbet bir bağlantı)
Ve “gençlik başımda duman” şarkısı misali, yılların isiyle/sisiyle bakılıyor meseleye.
Bizim kuşaktaki gibi gençler poliTİK olunca da, ebeveynlerin ah-vahı tutar yeri-göğü.
“TİKİ” olsalar da, yine vah-vah...
Okusalar da -farklı okuyuşları- nedeniyle endişe vericidir, okumasalar da.
Bıyık salsalar da, saç salsalar da... (Bu arada Salsa da ne tuhaf dans, di mi mirim)
* * *
Belki o filmdeki gibi ihtiyar doğabilseler çözülecek mesele.
“Yaşlı”ların ömürleri, tersine yaşayan “Benjamin Button”ın gençliğine yetişemeyecek, nasılsa.
Hani sen sağ diyemeyeceğim, ama ben selamet.
Yazarın Tüm Yazıları