PaylaÅŸ
Müşfik Kenter'in "Bir Garip Orhan Veli" oyunu, yine Erkal'ın "Can"ı, "Bir Delinin Hatıra Defteri", elbet aklımda.
Ama "Kerem Gibi" -açık ara- hep farklı yer etti belleğimde.
İlk izlediğimde 20 yaşındaydım.
Hıncahınç bir salonda...
Belki "o yaÅŸ" ile, "o günler" ile, Erkal'ın yorumuyla yeniden ayaklanan "Nazım ÅŸiiri" ileÂilgili diyeceÄŸim ama, sonra ikinci kez izledim.
Genco Erkal'ın seslendirdiği o şiirleri, kasetten de dinledim ara ara...
Eskimedi/eskitemedim...
"Serçe gibi" dinledim, "serçenin telaşı içinde".
"Midye gibi" de dinledim, "midye gibi kapalı, rahat"...
Ve "sönmüş bir yanardağ ağzı gibi" dinledim, öyle eşlik ettim bazen.
* * *
Nazım Hikmet'in oyuna ismini veren "Kerem Gibi" şiiri de Erkal'ın, "bağır bağır" vurgusuyla aklımda.
"Kabahatin çoğu senin canım kardeşim" ile, hafif kızgın, hafif sevecen tonlaması da...
Yazımı yazarken bakıyorum dışarıdaki gri, kurşun gibi Ankara havasına.
Dilimden dökülüyor kelimeler:
"Deeert
    Âçok,
       Âhemdert
              Âyok.
Yüreklerin kulakları sağır
hava kurşun gibi ağır..."
* * *
Otuz beş yıl aradan sonra "Kerem Gibi" yeniden Ankara'da.
27-28-29 Mayıs'ta Dostlar Tiyatrosu'nda.
Üstelik bu kez Fazıl Say'ın müziğiyle...
O akşam başka bir randevunuz varsa, ertesi sabah iş-güç filan... Boşverin bir kez, günü, yarını.
Bir kez de, geçmişe randevu verin.
Â
PaylaÅŸ