Paylaş
Demokrat Eğitimciler Sendikası’nın (DES) yaptığırdığı ankete göre TV izleyicilerinin yüzde 40’ı yerli dizi izlemek için açıyor televizyonunu. Aynı araştırmaya göre günde 5 saat televizyon izliyoruz...
Eh, bu verilerin de ortaya koyduğu gibi “diziler dünyamız” da demek mümkün... “Dünyamız dizi” demek de...
*
Ancak pek izleme olanağı bulamasam da, dizilerde son dönemde gözüme çarpan ya da gazetelerden okuduğum bir “gelişme” var.
Bazı diziler, bazı konularda satır arasında mesaj vererek “farkındalık yaratma” çabalarına katkıda bulunuyor.
Bu konuda en çok, hatta bazen tek başına öne çıkanı da Behzat Ç.
Diziye neredeyse her hafta “kıymetli” bir mesele “tema” ya da “alt sürüm” olarak yerleştiriliyor.
Farklı cinsel tercihleri olanlara yönelik ayrımcılık, travesti cinayetleri, kadına yönelik şiddet, karikatüristlere yönelik sansür ve baskılar, HES protestoları, nükleer santral tartışmaları, hatta slikosiz hastası işçilerin sorunları dizinin eksenine yerleştiriliyor.
*
Son olarak Fatmagül’ün Suçu Ne dizisine de neredeyse bir “kamu spotu”, “eğitici kuşak” dozajında bir “mesaj” yerleştirilmiş:
“Barınaklardaki köpekler çok zor şartlar altında sahiplendirilmeyi bekliyor.
Petshop yerine barınaktan köpek alın...”
Bu çağrıyı, nedeni, nasılı ile uzun uzun Kerim’in Fatmagül’e hediye ettiği yavru köpek özelinde işlemiş dizi.
Konuya, bakarsınız Muhteşem Yüzyıl’daki Hürrem Sultan’ın yüzüğü gibi, barınaktan sahiplenilen “Fatmagül’ün köpeği” de moda oluvermiş ironisiyle yaklaşmayacağım elbette.
Ama “farkındalık”ın düzenli izlenen, sevilen ekran kahramanları üzerinden algılanmasını önemli sayıyorum. “Kamu spotu”nun, “eğitici kuşaklar”ın reytingi ortada olmasa da, dizilerin reytingi ortada.
Paylaş