GAZETELERİN “ulusal”larına sıklıkla aklım yetmez ama...
Biz, devrimci gazeteyiz. Eğer Beypazarı’nda, İzmir’in Kiraz’ında, stada, maçın ortasında köyden bir hasta için ambulans helikopter iniyorsa... Bu bir yerel devrimdir. Ve haberi, başımız gözümüz üstünedir.
Eğer muhtarlar, “Mühür kimde ise Süleyman odur” atasözünü tedavülden kaldırmak istiyorsa... Başımız üstüne, manşetimizdir. Elalemin Cadılar Bayramı’nın yerel kutlamalarını haber yapıyorsak... Ve aynı geleneğin çocuklara şeker vermesini es geçiyorsak. Duyurmak, haberimizdir. Nazım’a vatandaşlık hakkının verildiği günü bayram eyleyip, yazarız şiirini sürmanşetimize: “Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler...” Kesme şekeri, şeker niyetine yiyen... Bayramda çocuklara çikolata değil peçeteye sarılı kesme şeker veren gelenekten/ülkeden değil miyiz?
Henüz 17’sinde olduğu için ehliyeti olamayan, ama ehliyetsiz araba kullanıp ODTÜ’nün fizik efsanesi Ordal Demokan’ı öldüren “o gün”ü haber yaparız. Defalarca... Ki her yıl, her gün yapsak az. Ve bir gün sonra Ferzane Zenan başka cinayetleri yazar: “Geçmişte bir günde büyütülüp idam edilen çocuktan daha kötüsü varsa, o da gelecekte bir günde çocuk muamelesi görüp sokaklarda dolaşan tetikçiler olacaktır...” Ve Ferzane’nin fotoğrafı maskeli ise, bilin ki sizin “yüzünüz”dendir.
Üniversiteden atılan gençler yüzlerine tüm liderlerin/yetkililerin maskesini takıp, o maskenin gözünden bakıyorlarsa hayata... Ve “Bize de eğitim hakkımızı verin” diye sesleniyorlarsa... Başımız üstüne, haberimizdir. Çünkü biz devrimci gazeteyiz.
Sadece öncü kent kampanyalarımızla, kentli duruşumuzla, herzaman kentini yaşayan/yaşatan haberciliğimizle değil. Ankara’da yarım milyona ulaşan okurumuzla.... Her gün başka bir Hürriyet ile, yeni bir Hürriyet ile... Biz devrimci gazeteyiz.