Depremler neremiz

HİLMİ Yavuz bir ’sevda şiiri’nde "Depremler senin neren?" diye sorar.

Önceki gece Bala merkezli depremi kuvvetle hissettiğimizde bunu düşündüm.

Deprem konusunda Ankara’ya dair soğukkanlı bir yaklaşımım ve hissiyatım var.

Belki peşin bir hüküm.

Ama birincil risk kuşağında, fay hattında olmadığımız için, Ankara coğrafyasında deprem bende korkutucu etkiler yaratmıyor.

Sadece her depremde yoğun bir kaygı duyuyorum:

"Yoksa.... 17 Ağustos depremi gibi bir facianın Ankara’ya yansıyan sarsıntıları mı?"

* * *

Son depremi de bu kaygıya eşlik eden bir duyguyla izledim.

Marmara’da depremin yıkıcı, ölümcül etkilerini kitlesel olarak yaşayan insanların duygularını düşünerek.

Sadece yitirdikleri yakınları, varlıkları, evleri ile değil.

Depremin onların belleğindeki, yüreğindeki, korkularındaki, psikolojik dokularındaki kalıcı izlerini de düşünmeye çalışarak.

Oturduğum iskemlenin, masanın hissedilen darbelerle sallanışını, birbirine çarpan bardakların sesini...

Onların yaşadıklarını, o an duydukları sesleri, hallerini canlandırmaya çalıştım.

Depremler onların canıydı.

Acısı, ağıtı.

Ölüm korkusuydu.

Karanlığı, yoksunluğu/yoksulluğu, açlığı da oldu.

Yıkıldılar...


Ve düşündüm; depremler Ankara’nın neresi, nesi...

* * *

Eski depremler, mesela Varto kelimesi, bana hep süt tozunu anımsatır.

Batı’nın Varto’ya gönderdiği deprem yardımının ardından hayatımıza giren o şeyi.

Bizler Kuzey Anadolu Fay hattına uzağız.

Ama bu uzaklık, depremi kavrayamamaya, yaşanan acıları unutmaya yol açmamalı.

Bir daha soralım kendimize:

"Depremler senin neren?"

!7 Ağustos depreminin üzerinden 8 yıl geçti...

Sahi nerem(iz)?
Yazarın Tüm Yazıları