Paylaş
Yürütmesi durdurulan tebliğ, reklamlarda içkinin gıda maddeleriyle ve coğrafi, tarihi, kültürel, sanatsal değerlerle ilişkilendirilmesini yasaklıyordu.
Daha önce yazmıştım.
Tebliğin yürütmesi durdurulmasaydı bir reklam filmi ya da fotoğrafında, bir kadeh rakının yanına balık, bir biranın yanına patates kızartması, bir kadeh şarabın yanına peynir konulamayacaktı.
Ayrıca alkol, coğrafyayla ilişkilendirilemeyecekti.
Tebliğin getirdiği yeni düzenlemeyle ismini doğrudan coğrafyadan alan içkilerin akibeti de meçhul hala gelmişti.
Örneğin Tekirdağ, Burgaz, İzmir, Mest Sultaniye rakısı.
Kalecik, Kavaklıdere, Pamukkale, Ürgüp, Narince, Ankara, Çankaya, Avşa şarapları...
Hatta Türk Patent Enstitüsü tarafından adı geçenlerde tescillenen "Türk Rakısı", tebliğe göre tartışmalı olacaktı.
Tebliğin bir maddesi de, içki reklamlarında ünlü isimlerin kullanılmasına yasak getiriyordu.
* * *
Ancak Danıştay tebliğ hükümlerinin yürütmesini durdurdu.
Danıştay'ın kararında, Anayasa'nın zaten devletin gençleri alkolden korumak için gerekli tedbirleri almasını hükme bağladığı hatırlatıldı.
Ve alkolün diğer gıda maddeleri, coğrafi, tarihi, kültürel, sanatsal değerlerle ilişkilendirilmesinin, kamusal, toplumsal ve tıbbi zarar doğuracak nitelikte olduğunun kabul edilemeyeceği vurgulandı.
* * *
Televizyonları, reklamları düzenleyen, denetleyen, mesela söz konusu tebliğde değişiklik yapan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu ya da RTÜK gibi kurumlar, hukuktan ve aslında etik, kamusal, toplumsal tasarımlardan yola çıkıyorlar.
Ve bu tasarımlardan hareketle, topluma neyin zararlı, sakıncalı olabileceğine karar veriyorlar.
Önemli, gerekli bir kurumsal yapı bu.
Ama sanırım asıl önemli olan üyelerin kendi tasarımıyla/yaptırımlarıyla, toplumsal gerçekliğin, içerik olarak da dozaj olarak da birbirine uzak düşmemesi.
Paylaş