Çevrecilik ve daniska

DÜN Başbakan’ın Hürriyet’e yönelik "İftiracı eski komünistler" nitelemesinden söz etmiştim.

Başbakan’ın eski komünistlerin hangi iftiralarına hedef olduğunu bilemiyorum.

Ama arşivlerde şiirsel ilişkilerine rastladım.

Bazen "Güzel günler göreceğiz" diyerek, komünist şair Nazım Hikmet’in kulaklarını çınlatır.

Bazen komünist Nazım, AKP’nin 3 Temmuz’daki sözlü savunmasına girer:

"Mesela kendi hayatımızda bir zamanlar Nazım Hikmet’e kimler karşı idi, şimdi kimler şiirini okumaktadır? Doğru olan bugünküdür..."

Üç yıl önce Rize’deki konuşmasındaki gibi, bazen gıpta da eder "iftiracı komünistlere":

"Komünist ülkelerde insanların yüzde 100’ü okuma yazma biliyor. Hedef ülkemizde bunu başarmak. Bu konuda adımlar atıyoruz, atmaya devam edeceğiz."

Seydişehir bağlamında da över:

"Komünist rejimler bunu yapmış, başarmış. Seydişehir Alüminyum tesisleri, Rus teknolojisidir. Bu işi başarmışlar, biz şimdi bunun karşısına dikiliyoruz..."

* * *

Komünistlik yetmeyince Hürriyet’e "Çevreciliğinizi sevsinler sizin" diyor Başbakan.

Çünkü O, kendi deyimiyle "çevrecinin daniskası"...

Oturduğu Ankara da zaten son dönemde daniskasını yaşıyor, çepeçevre...

Bir bakalım 6 yıldır AKP’nin iktidarındaki Ankara’nın manzarasına.

Cumhuriyet emaneti AOÇ, zaten yıllar boyunca arazisinin üçte ikisini yitirmiş.

Daha geçenlerde TBMM’de uzun süredir askıda bekleyen ve AOÇ’den 260 bin metre kare daha koparan düzenlemeyi tüm tepki ve uyarılara rağmen AKP yasalaştırmadı mı?

Yıllardır "mühürlenen" Gençlik Parkı mı dersiniz?

Yok olan Söğütözü, güzelim Tandoğan, Kızılay meydanları mı?

El kadar kalan Güvenpark, çevresi kuşatılan Kuğulu Park, alt-üst geçitler nedeniyle Atatürk Bulvarı’nda kesilen, kuruyan ağaçlar.

Yayaya yol, soluk, neredeyse hayat hakkı tanımayan trafik düzenlemeleri.

Geçen yaz ani susuzluk ve sulama yasağı ile kuruyan, solan hala kendine gelemeyen binlerce bahçe, çimler, ağaçlar.

Sonra, ithal ağaçlarla donattık Ankara’yı bir baştan...

Can çekişen barajlar, Gölbaşı, yitip giden yeraltı suları.

Başkent’i kokutan Ankara çayı.

Heryerde emsal emsal, omuz omuza yükselen binalar.

Eskişehir Yolu’na Mad Max filmi sahnesi gibi yaslanan dev iş-kongre merkezi iskeletleri...

Gerçekten doğru, çevreciliğin daniskası...
Yazarın Tüm Yazıları