Bu benim stilim ve siyaset podyumu

HAYATI katlanabilir kılan şeyler, her insana göre değişir. Sevgidir, evdir, iştir, paradır, nefes almaktır... Hatta iyisi-kötüsüyle bizzat hayatın ta kendisidir. Charles Bukowski tam bu noktada iki kanatlı bir pencere açar: “Hayat ile sanat arasındaki fark, sanatın daha katlanabilir olmasıdır...”

Haberin Devamı

Buradan bir çok “fayideli” kitabın başlığına yerleşen “Yaşama Sanatı” denilen meseleye geliriz ki...
“Kişisel gelişim kitapları”, cürmü-mezhebince bu işin her telden reçetesini verir.
Mutluluğun, zenginliğin, liderliğin, hitabetin, aşkın, neredeyse hayatın tüm sırları -madde madde- serilir önümüze.
De ki, bir hapı eksiktir.
Lakin kimine şifa olur, kimine istifa yahut istifra...
* * *
Yaşamanın, hayatın bir sanat olduğunu ben de düşünürüm.
Ama sırrı, cevabı insanın içerlerinde, kuytularında gizlidir.
Bu cezbedici gizem, 21 yıl önce bugün 74 yaşında ölen şair, yazar Bukowski’nin de alanıdır.
O alkolik, berduş, serseri, ahlaksız, dinsiz, kadın düşkünü, hatta kimilerince kadın düşmanı, kendi deyimiyle o “pis moruk” bu mevzuda anahtar bir kelimeyi en tepeye yerleştirir:
Stil...
* * *
Elbette bu fiyakalı kelime, TV’deki “İşte benim stilim, Bu Tarz Benim” gibi yarışmalarda bootie giymekten, manzaraya tüy dikmekten ibaret değil.
Bukowski şöyle anlatıyor:
“Stil herşeydir. Stil herşeye cevaptır...
Aptalca bir şeyi stille yapmak tehlikelidir. Ama tehlikeli bir şeyi stille yapmak... İşte ben ona sanat diyorum.
Aşık olmak bir sanat olabilir. Sardalye konservesi açmak bir sanat olabilir. Ama çoğu insan bir stile sahip değildir ve çok az insan stili(ni) koruyabilir.
Kedilerin stilleri vardır. Köpekler de gördüm, bir çok adamdan daha çok stil sahibiydiler. (Kedilerin özgüvenine ayrıca dikkat çekerim)
Bazen insanlar size stil verir. Jandark’ın stili vardı. Sokrates, Sezar, Garcia Lorca...
Altı balıkçıl bir havuzda sessizce duruyor ya da sen banyodan çırılçıplak çıkıp yürüyorsun, beni görmeden... Stildir...”
Bu benim stilim ve siyaset podyumu

Stil, duruş, insanın rolünü etkiler hayatta.
“Hayır” diyebilmek bile stildir, duruştur.
Israrla “Neden” diye sorabilmek de...
Yanlışları, hataları, yalanları açıkça ortaya koyabilmek de stildir. Onlara karşı çıkmak...
Bu bazen bir toplumun stili, duruşu olur.
Bazen bir avuç insanın...
* * *
Ancak hatayı, yanlışı parmakla göstermekten öte, insanın kendi hatasını, yanlışını bir karakter erozyonu, kişilik savrulması olarak görmeden -öylece- kabul edebilmesi de... Stildir.
Bazen “Ben de varım, geliyorum” demektir. Bazen, “Ben yokum, gidiyorum” demek.
Heyhat... Bu üç kelimeyi hiç dile getirmeden geçen koca ömürler de vardır.
* * *
Hani Bukowski, sanata katlanmak hayata katlanmaktan daha kolaydır, diyor ya...
Sanata bile katlanamayanların ibadullah olduğu bu ülkede, işimiz iyice zordur.
Ama imkansız değildir asla. Umutsuz da değildir.
Yeter ki şu kısacık hayatımızda bir stilimiz, bir tarzımız, bir duruşumuz olsun.
Elden geldiğince...

Haberin Devamı

POLİTİKACILAR VE STİL

Haberin Devamı

POLİTİKANIN da bir sanat, "stil işi" olduğu söylenir.
Beğenirsiniz, beğenmezsiniz stillerini... Ama varlığını yahut yokluğunu sezersiniz.
Misal... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kasımpaşalı duruşu, yürüyüşü, “One Minute”ü stildir, ama tehlikelidir.
Ve Bukowski’nin “tehlikeli bir şeyi stille yapmak” sözünü, nev-i şahsına münhasır profiliyle akla getirir.

Bülent Arınç stilini, hitabeti, dikbaşlı kelimeleriyle de ayırt ettirir.
Leyla Zana’nın bir stili vardı, mesela... Ama Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’nin -varsa- stilini tanımlamakta zorlanabilirsiniz.
Erdal İnönü’nün omuzlara alınmamak için yere sırtüstü uzanması stildir.
Bülent Ecevit’in kasket ve Ecevit mavisi gömleğiyle de perçinlenen “Karaoğlan” imajı da, stildir bir bakıma.

Haberin Devamı

Lakin Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Ahmet Necdet Sezer, flu bir silüet olarak geçip gider stil mevzusundan.
Süleyman Demirel yerine göre hükmettiği şivesi, vurgusu, kendine has vecizeleri, diyelim şapkasıyla birlikte stildir.
Turgut Özal’ın da askeri şortla denetlemesi, işaret parmağı yerine kullandığı ve anayasayı delebilen kalemi, akıldadır.
Ve de tabi ki Necmettin Erbakan. Hem stil, hem de dönemine göre yeni bir stilin tiplemesidir.

Kenan Evren ise diktatörlerden miras stil kokteyliyle, darbe defilesinde iyi bir askı olmuştur netekim.
Çiçek sularken yakalanan Kamer Genç, ironisiyle de tek tabanca bir stildir.
Meclis’e tünel kazarak girdiğini söyleyen Ufuk Uras, eski Ankara Belediye Başkanı Vedat Dalokay, Behice Boran, Çetin Altan da...

Haberin Devamı

Bazı politikacıların stili vardır, bazılarının yoktur ya da halleri bildik “siyasetçi tarzı, kalıbı”dır.
Stil, bazen herşeydir. İster hayatta, ister politikada...
Ancak bu mevzuda noktayı, yine Bukowski’nin bir cümlesiyle koymak isterim:
“Aptalca bir şeyi, stile sahip olmadan stille yapmaya çalışmak tehlikelidir...”

Yazarın Tüm Yazıları