LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
EĞER stili varsa, kadının herşeyi kendine yakıştırabileceğine inanırım.
Kaba saba, estetikten yoksun, kapkara bir postal, bazen bir kadının saklı zarafetinin altını çizen çarpıcı bir aksesuara dönüşebilir.
Bir kadında eğreti duran bir şapka, bir başkasında göz alıcı bir tablonun en çarpıcı bölümü olabilir.
Ama bir tek aksesuar hariç.
İlk gençliğimde kadın modasında önemli yer tutan bir aksesuar sözünü ettiğim.
Etol.
Yani tilki kürkü.
Tilkinin başı ve kuyruğuyla, kadının omuzlarına uzanan, boynuna dolanan o küçücük cesedi, her zaman bana zalim, bencil bir simge gibi gelmiştir.
İlk çağlarda örtünen, ısınmak için mecburen kürkten yararlanan insanı, 20. Yüzyıl balosunda görmek en azından yadırgatmıştır beni.
* * *
Bir kaç gündür gazetelerden okuyorsunuz.
"Stilist" bir kadın, sevgilisinin avladığı yaban ördeğinin kanatlarını yatırmıştı omzuna, göğsüne...
Hayvanseverlerin eleştiri odağı olmuştu.
Meğer yarattığı bu "ölü moda", ünlü bir tasarım markasından esinlenmeymiş.
Yani kendi stili bile değilmiş.
* * *
Gazetedeki fotoğrafa bakıyorum.
Aklıma bir dönem kadınları saran, güzelliğini "tamamlamayan" o küçücük tilki geliyor.
Başı, gür ama artık ölü kuyruğuyla kadının omuzlarına gömülen tilki.
Gözlerinin yerinde kahverengi iki boncuk.
O ölü bakış aklımdadır, ama etollü kadınlardan birini bile hatırlamam.
* * *
Bir kürk paltonun yapılması için 6-10 yavru fokun derisi gerekiyor.
Bir başka kürk için yüzlerce sincap.
Bir etol için bazen Oran’a, Çayyolu’na kadar inen, o kadar insana yaklaşan küçücük bir tilki...
Bir insanın paltosunu beğendiğinizi düşünün.
O paltoyu almak (edinmek) için, onu öldürebilir misiniz?
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları