Paylaş
Büyükşehir Belediyesi, Bahçelievler ve Emek’in tüm cadde, sokak isimlerini/numaralarını iskambil destesini karıp, yeniden dağıtır gibi değiştirirken...
O sokağın numarasını da, -hoyrat bir el ve inatla- değiştirdiler:
Şimdi tabelasında “19. Sokak (Eski 60. Sokak)” yazıyor.
Eski...
Yenisi neyse, kafa karıştırmak, hafızayı mekansız, yönsüz kılmak dışında ne işe yararsa...
Tüm tepkilere, imza kampanyalarına, “Yapmayın, etmeyin o sokaklar kentin, semtin, mahallenin hafızasıdır” karşı çıkışlarına rağmen değiştirdiler.
* * *
Anlatacağım hikaye de eski.
Cumhuriyet Lisesi’ne 25-30 metreydi oturduğumuz ev.
Yakınlığın, okula geç kalmayı asla önlemediğini de orada öğrendim.
Ben de liseyi orada okudum; lise 1 ve 2’yi çift dikiş, toplam 5 yılda bitirdim. Acısı-tatlısıyla, kıymetli anılar biriktirdim.
Bir kısmı zamanın ladesine yenilse de, çoğu tüm detaylarıyla aklımda.
* * *
17 Şubat 1971 Çarşamba sabahı bir patlama sesiyle sarsıldı mahallemiz.
Çocuktuk... Koşturduk ve yerde derisi sıyrılmış, kopmuş bir parmakla karşılaştık.
Cumhuriyet Lisesi’nin evimize bakan duvarının kıyısına “saatli bomba” konmuş.
Altınbaş teneke çay kutusunun içine...
Kararmış, ezilmiş parmağın, insana ait bir organ değil, sıradan bir et parçası gibi durduğunu hatırlıyorum.
Ya da beynim o travmaya karşı beni çocuk yaşamda, öyle bir algı, mesafe yaratarak korudu.
* * *
Biri 13, biri 14 yaşında iki ortaokul öğrencisi...
Belki merak etmişler, belki misketlerini, sakızdan çıkan futbolcu kartlarını koyacaklardı o kutunun içine...
Bilemiyorum. Çocukların bir şeyi niçin yaptıklarının derinine inmeyiz pek.
"Yapma" deriz kısaca, "Çocuk, yapma!".
Almışlar ve patlamış.
Yaralanan iki çocuğu göremedik. Ama derisi sıyrılmış, kopan bir parmak, duruyordu yerde...
Ve bombanın yerleştirildiği, parçalanmış Altınbaş teneke çay kutusu...
İsimlerini unutmadım:
Adıgüzel Yenilmez, Güçlen Özgenç.
Patlamada, paralelimiz 72. Sokak’ta 66 numaralı apartmanın kapıcılığını yapan ailenin küçük çocuğu Yenilmez’in parmakları kopmuş.
Babası Yozgat'ın köyünde çiftçilik yaparmış.
Cumhuriyet Lisesi Orta Kısım 1-E öğrencisiymiş. Tertemiz yüzleri var, gazetenin birinci sayfasından bakan fotoğraflarında. Yenilmez kravat takmış tüm ifadesiyle...
Hastanede kolunu da kesmek zorunda kalmışlar. Yaşatabilmek için.
Özgenç ise karnından ağır yaralanmış.
Gülhane Hastanesi’nde ölümle pençeleşmişler bir süre...
Uzun zaman sonra dönmüşler hayata, eksik, yaralı...
* * *
Sonradan, 1971, 1980 darbeleriyle büyüyünce...
Sonra faili meçhul, iç bağlantılı/dış bağlantılı derin devlet, provokasyon filan ne demek öğrenince...
12 Mart darbesinden üç hafta önce patlatılan bu bomba da, zihnimde karşılığını buldu elbet.
Darbelerin hazırlık sürecinde, okul saatinde, bir okulun yoluna saatli bomba koymaktan...
İki orta okul öğrencisinin kolunu, parmağını koparmaktan daha bereketli bir yanıt olur mu şu soruya:
“Darbeyi neden yaptık?”
* * *
Şimdi ne zaman bir patlama, bir bomba sesine, haberine uyansam.
Sesi yine bana derinden gelir.
Öyle ya da böyle, balçıktan...
Paylaş