Bisiklet yerine file binen kuşak

9 Şubat 1950.

Bir grup çocuk Hindistan Başbakanı Pandit Nehru’ya mektup yazıyor.

Mektupları Doğan Kardeş’te de yayınlanıyor.

Özetle şöyle:

"Sevgili Pandit Nehru amca

Biz Türk çocukları ömrümüzde hiç canlı bir fil görmedik.

Senden bir fil yavrusu istesek, acaba büyük bir ayıp işlemiş olur muyuz?

Türk çocukları büyük dostlarının elini saygıyla öper."

Mektubun altında 100’den fazla imza var.

Ve bu mektupla birlikte masal başlamış.

* * *

"Ya fil gelirse...", "Fili böyle karşılayacağız" başlıklı haberler sarmış ortalığı.

Sonra yanıt gelmiş Nehru’dan:

"Size bir Hindistan fili gönderiyorum.

Bu benim hediyem değildir, daha çok Hint çocuklarının sizlere gönderdiği bir hatıradır.

Fil gayet büyük ve kuvvetli bir hayvandır.

Zeki ve iyi tabiatlıdır da.

Eğer iyi muamele görürse çocuklarla oynamasını sever."

Aralık 1950’de yavru fil Mohini gelmiş İstanbul’a.

Törenle karşılanmış.

Ardından Türkiye’nin tek Hayvanat Bahçesi’nin bulunduğu Ankara’ya gönderilmiş.

Ankaralı çocuklar Hayvanat Bahçesi’nde mohinin sırtına binip, Hayvanat Bahçesi’nde turlar atmışlar.

"Şehir bir bisikleti olmayan ama bir filin sırtında turlamanın normal olduğu çocuklarla doluymuş.

Sonra Şirin ve Azadi adlı iki fil daha gelmiş.

Düş Hekimi Yalçın Ergir’in yeni kitabından aktardım bu satırları.

"O’na Gözyaşları"ndan...

* * *

Hayvanat Bahçesi’ndeki son fil, Şirin de öldü.

52 yaşında.

Artık filimiz yok.

Olmalı mı, bilmiyorum.

Kışın Ankara’nın ayazında, beton bir salona kapatılmış bir fil geliyor gözümün önüne.

Bilmiyorum.
Yazarın Tüm Yazıları