Bir başka açıdan

NOEL gibi bir şeydi aslında, kızardı Dünya Kadınlar Günü’ne

Haberin Devamı

Ama -duymaya- alıştı usul usul. 

Erkek-kadın eşitliği filan zor da, ama tabi ki seviyordu onu. 

Sık söylemese de bu kelimeyi, “Billahi” diyordu bazı özel günlerde. 

Hem sevmese, 40 kere söyler olur, sever zaten. 

Sevdiği için hayatında “ayrı” bir yere koydu onu. 

Harem-selamlık gibiyse tutumu, biraz da bundan. 

Ama hakkını da yemeyin, altın kafes yaptırmadı mı bülbülüne... 

Erkek erkeğe muhabbet ederken o içerde oturuyorsa, konuştukları şeyler, arkadaşlarının nefsi, nefesi, bakışı, biriktirdiği, irini ona değmesin diyedir. 

Esirgiyor onu. 

En çok “biz”den. 

* * *

Saçının telini, bileğini, kulağını esirgiyor. 

Hem tek o mu, bu ülkede? 

“Saçın yüzüne değse, tenini kıskanıyor. Birine söz söylesen, dilini...” 

Haberin Devamı

Onu “kendi” gibi, “hemcinsleri” gibi bakan nazarlardan koruyor aslında. 

Yeri geldi söylüyor öbür şarkıyı da:  

“Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun”.  

O erkek, bilir o bakışı. 

Kan kardeşi bile olsa, bilir... Her empatisi, güvenini kemirir. 

Ondandır giyimine karışması. 

Yazın o yaka bağır açık, püfür püfür mintanla gezerken, seni sarmaladıysa; mini bile olmasa eteğine, az-kısa kollu tişortuna her seferinde arızalandıysa, nedeni hemcinslerini/hemdaşlarını tanıması. 

Kendi kadar biliyor onları. Bakışlarını... 

Ateşle barut yanyana olur mu? 

Biz insan değil barutuz, nefesin değse tutuşan otuz, biliyor.  

Her sohbetinde bir kez daha, kovanı dolduruyor. 

Ve ne kendine, ne sana... 

Güvenebiliyor. 

* * * 

Tokalaşmanı bile istemiyor bazen. 

Hatta göz temasını. 

Göz zinası demişti bir hocam, hatırlıyorum. Kızların bacaklarına bakardı derste. Demek haklıydı, kendince. 

Ya sesin? Kahkaha attın mı dayanamıyor. 

Çünkü kahkahan tüm duvarları aşıyor. 

Haremi, selamlığı, kıskançlığı, mutasıplığı, herşeyi. 

Biliyorum, bir tek kahkaha bile evrene yayılıyor. 

* * * 

Hanımlar Günün kutlu olsun, o seni seviyor, sen bizi affet.

Yazarın Tüm Yazıları