Paylaş
Arada dinlerim, Ruhi Su'nun Keskin dolaylarından söylediği o türküyü...
Ankara'nın Keskin ilçesinde 20 yaşında ölen Sefer'in hikayesini yani.
Sefer 20 yaşına gelince Hatice ile evlenir.
Ama vereme yakalanır, henüz 3 ay geçmeden.
Hastalanmasa askere gidecektir zaten...
Ankara'ya yollarlar:
"Trene bindim de tren salladı
Zalim doktor ciğerimi elledi."
* * *
Ankara'da da çare-ilaç bulunmaz "ince" derdine...
Ve bir kaç ay sonra, 20 yaşında ayrılır "yalan" dünyadan.
Türküsünü Ruhi Su söylüyor tok sesiyle:
"Ankara'da yedik taze meyvayı
Boşa çiğnemişim yalan dünyayı
Keskin'den de sildirmeyin künyeyi
Söyleyin anama anam ağlasın
Anamdan başkası yalan ağlasın."
* * *
Her şehit haberi, her genç ölüm, bana bu türküyü (de) hatırlatır.
Ve tümü 20 yıl süren, gencecik bir ömrü...
* * *
Ruhi Su 25 yıl önce bu ay veda etti dünyaya.
O günlerde doğan bebekler bugün ölüyor sıra sıra.
Her ölüm erkendir ama...
Yirmi yıllık bir ömür, "erken ölüm"lerin bile başını yere eğdiriyor.
Türkülerin "yalan" dünyası da hafif kalıyor çocukların ölümünün yanında.
"Zalim" dünyası da...
* * *
Keskin türküsünü, hayatında taze meyvayı ilk kez Ankara'da tadan, ilk kez trene binip de geriye dönemeyen Sefer'in hikayesini dinleyin.
Denk düşerse Ruhi Su'dan...
Ve dinlerken, o an, herşeye tıkayın kulağınızı...
Gerisi laf-u güzaf gelecektir zaten.
Paylaş