Anne gel yanıma otur

ÖNCE kedisini tanıdık, sokağımızda.

Ağaçlardan düşen atkestanelerinin ardından "pürtelaş" koşuşturan bir yavru sarman.

Boynunda kırmızı kurdele.

Sonra onun ardında zıplayan küçük kız çocuğunu.

Bir zaman sonra da, 28-30 yaşlarında bir kadın.

Moldova belki de Ukrayna’dan gelmiş Türkiye’ye, hatırlamıyorum.

Türkçesi şirin ve sıcak.

Yanında, kedi ve kız çocuğu.

Üçü de dost, komşu bakıyorlar yüzüme.

"Kardeşim"
diye tanıştırıyor, kız çocuğunu.

* * *

Bir gün sokakta oynayan yaşıtlarının yanına geliyor koşarak.

Küçük kızın başında da bir kırmızı kurdele.

Yanakları al al soruyor:

"Annemi gördünüz mü?.."

* * *

Yıllar önce kayboldular sokağımızdan.

Anneler Günü bana o beyaz yalanı, kız çocuğunu, annesini, kırmızı kurdeleyi, içimdeki burukluğu anımsatıyor.

Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) istatistiklerine göre, Türkiye’ye gelen/getirilen her üç kadından biri anne.

IOM’un kadın ticaretine karşı kampanyası için seçtiği sloganı hatırlıyorum:

"Annemi gördünüz mü?"

* * *

Ve her Anneler Günü Ahmet Erhan’ın şiirini de getiriyor yanında:

"Bırak kalsın masada ekmek /testide su /Ayna puslu, pencere camı kirli

Bırak kalsın saçların dağınık, gözlerin uykulu.

Saksıdaki çiçek susuz, kedi yalını bekler bir köşede

Bırak kalsın meyve ağaçta, /kırlangıç havada

Dama düşen ince bir yaz yağmuru...

Yoruldun artık, bütün gün /didinip durdun

Toprak bile, gök bile, deniz bile

bir yerde yorulur

Bırak kalsın süpürge duvarda, /sabun kovada

Anne, gel yanıma otur."





Yazarın Tüm Yazıları