PaylaÅŸ
Hoş, hayatımda yer etmiş bir yere yeniden gitmek, orayı, o an(ı)ları yeniden yaşamak gibi...
The Big Lebowski, Pulp Fiction'un twist sahnesi, Almodovar'ın Konuş Onunla, Tavianni kardeşlerin Kaos'u ve özellikle müziğiyle birlikte akan finali, Crossroads'ın ilk sahnesi, Rahmaninov eşliğinde Shine, Fellini'nin Amarcord'u, Haneke'nin 7. Kıta'sı, Bertolucci'nin Çölde Çay'ı...
* * *
Ama hayatta bazı "film"leri, sahneleri yeniden görmek sıkıntı verir insana.
Öyle ki, bu durum "Biz bu filmi görmüştük" diye yerleşmiştir siyasi, toplumsal literatüre.
Böyle diyerek, lades oyunundaki "Aklımda... (Unutmadım)" mesajını da veririz aynı film önümüze geldiğinde.
* * *
Misal, gazetemizde dün yayınlanan Ankaragücü'nde "logo tartışması" haberi.
Başkan Ahmet Gökçek Ankaragücü'nün marka değerini yükseltmek için, keçi, tavşan, kedi sembollerini, simgelerini kullanacaklarını açıklamış.
Başkanvekili Serdar Özersin ise Ankaragücü'nün logosunu değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini hatırlatmış.
Biliyor musunuz, "Ben bu filmi görmüştüm"...Â
Başkan Melih Gökçek de koltuğa oturduğunda önce Ankara'nın amblemini değiştirmişti.
Ardından sokak isimleri, heykellerin yeri, keçi heykellerinin figürü, meydanlar, otobüslerin gece seferleri, hatta trafiğin yönü değişti.
Özünde bu, sembollere dayalı bir kimlik mücadelesiydi.
Yönetim koltuğuna oturduğun yeri, kenti, hatta bazen ülkeyi kendi sembollerinle donatmak.
Ad koymak, imza atmak...
Ve sonunda, kimliÄŸi deÄŸiÅŸtirmek.
* * *
Düşünüyorum da...
Ankara'ya yıllar önce oldu-bittiyle getirilen Atakuleli (aslında Atakubbeli), yıldızlı, camili amblem bugün mahkeme kararlarıyla yasaklı.
Yani kullanılamıyor.
Amblemde Atakule'nin olduÄŸu yere bir futbol topu yerleÅŸtirsek.
Etrafındaki yıldızların sayısını da 11'e çıkartsak...
İşte Ankaragücü'ne farklı bir logo önerisi.
Madem imaj, semboller filan deÄŸiÅŸecek.
Tam olsun!
PaylaÅŸ