Yurtdışına tedaviye gitmek isteyen Ruhi Su’ya pasaport verilmez, ölünce "itibar" verilir.
Son derece tartışmalı kararlarla idamlar infaz edilir, ardından iade-i itibar tartışması gelir.
* * *
Nazım Hikmet’in iade-i itibarında ise bir adres yanlışı var.
Şiirleri dünya dillerine defalarca çevrilen bir Türk şairinin vatandaşlığa alınması, hükümetlere, politikacılara iade-i itibardır şaire değil.
Bunu Nazım da kayda geçirmiştir:
"Yazılarım otuz kırk dilde basılır
Türkiye’mde Türkçemle yasak."
Bir şair itibarını, yazdığı şiirlerden alır.
Bu nedenle iade-i itibar, bir asır boyunca onun şiirlerini bile sürgünde tutmaya çalışan politikacıların ihtiyacıdır.
Olsa olsa çok gecikmiş bir özürdür, şairi ilgilendiren kısmı.
Zamanında ithal haltercilere -milyon dolar harcayarak- vatandaşlık veren ve dünyada itibar arayan devletin, uluslararası bir şairini hatırlaması bir jest değil, gecikmiş bir borçtur.