LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
"KAĞIT bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında
Kim bilir kaç yunus görmüş
kaç deniz gezmiş..."
* * *
Sunay Akın’ın bu dizeleri gelir aklıma her 6 Mayıs’ta.
Ve uçurtmalarımız...
Harita Metod Defteri’nden koparılmış bir kağıt, iki-üç kulaç sicim.
Ve katlama sanatı.
Üçgenine bir kuyruk takıldığında, tamamdır.
Adı şeytan uçurtmasıdır; yalın varlığı ayrıntıda gizli olduğu için.
Deniz özlemini meydanlardaki süs havuzlarında gideren çocukların uçurtması.
Şilepvari süzülmez maviliklerde.
Dümeni yoktur ki yönetilebilsin.
Durma havuza dalıp çıkan sokak çocuğu gibi, alçalır yükselir, düşer kalkar.
Kıpır kıpırdır.
Ve haşarı, ve asi.
Ondandır engelenememesi...
Çünkü çıtasız!
* * *
Durursa düşer.
Koşarsanız önüsıra, rüzgarını kendi yaratır.
El kadar bağrıyla, rüzgara direnerek.
Dalar, yükselir, vurur kendini oradan oraya.
Çırpınır.
Parçalar kendini, yeter ki bir an uçabilsin, öyle hissedebilsin.
Sonra belki bir çağı değil ama bir "an"ı egemenliğine alır, ve hep o "an" ile anılır artık.
Bazen ince uzun siluetiyle bir darağacının dalına takılır, asılır uçurtma.
Bazen film olur: Uçurtmayı Vurmasınlar.
Ve Churcill’in sözü bir daha belirir, tarihin sisi arasından:
"Uçurtmalar rüzgarın gücüyle değil, rüzgara karşı koyduğu için uçar."
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları