Paylaş
Bu aldatmanın ne anlama geldiğini bu millet artık görmüş olmalıdır.
Allah ile aldatmanın açtığı boşluk, zarar bakımından ondan asla geri kalmayan bir başka tehdit yaratmıştır:
Sahte dinin açıklarını bahane eden inkârcı aldatma.
Bu ikinci aldatmanın açtığı yaralar, birinciden hiç de geri kalmamaktadır.
Bu ülke için en büyük tehlike ve tehdit, andığımız bu iki başlı aldatmanın ortaklaşa yarattığı tahriptir.
Bunun çaresini ivedilikle bulmamız gerekir.
Bu tahrip hem ülkeyi felakete götürüyor hem de dinimize, ruhsal hayatımıza kötülük ediyor. Kötülüğün boyutlarını büyüten olgulardan biri de şu:
Bu tehdit içerideki dinci odaklar tarafından değil, Türkiye üzerinde asırlık emelleri olan Haçlı odaklar tarafından kotarılıyor.
Haçlı odaklar habire sahte İslamlar yaratarak dinden nefreti hızlandırıyor. Bunun sonucu, inkârcılığın tasallutu oluyor.
İslam'dan nefreti hızlandırmada siyaset dincileriyle Hıristiyan Batı güçleri tipik bir beraberlik sergiliyorlar. İlginç bir ortak kotarım içindedirler.
ABD, AB, AKP ittifakı bu ortak kotarımın ürünüdür.
Dışarıdakiler strateji belirliyor, AKP içeride uyguluyor.
Siyaset dinciliğinin bu milleti ve bir ölçüde tüm Müslümanları Allah ile aldatmasının en çarpıcı göstergeleri imam-hatip meselesi ve türban tartışması ile ilgili oyunlarıdır.
İmam-hatip okullarını mahveden ve milletin göz bebeği olmaktan çıkarıp Cumhuriyet, çağdaşlık ve aydınlık için bir problem haline getiren, siyaset dinciliğinin ta kendisidir.
Bu okullardan yetişip gelen ve sonuçta 29 yıl ilahiyat fakültesi hocalığı, dokuz yıl ilahiyat fakültesi kurucu dekanlığı yapmış bir Anadolu çocuğu olarak söylüyorum:
İmam-hatipler, bilgi (din bilimleri ve Arapça) bakımından tam bir yetersizlik içine itilmişlerdir. Siyaset dinciliği, bu okullarda ilmi en yüce değer olmaktan çıkarıp onun yerine kendisine sadakati koymuş bulunuyor.
Hiç kimse bunu inkâr veya tevile kalkmasın.
Millet bu okulları, yetkin din görevlisi ve din âlimi yetişsin diye açtı. Siyaset dinciliği ise bu okulları esas gayenin dışına çekip kendi siyasal çıkarlarına âlet etti.
İslamî hassasiyet ve Müslüman vicdanı böyle mi olur?
Eğer adına siyasal İslam dedikleri hareket, bu okulları siyasetin ve sokak kavgalarının dışında tutma akıl ve onurunu gösterebilseydi, kendisi açısından da en etkili ve yararlı siyaseti üretmiş olurdu.
Ama nerede?
Siyaset dinciliğinin inat, hırs ve küçük hesapları akıl ve feraseti daima boğmuştur.
Ve boğmaya devam etmektedir.
Böylesine tutarsız ve bencil zihniyetlerin Allah-İslam-iman diye bir meselelerinin olduğuna nasıl inanacağız?
Paylaş