Paylaş
Ne demek mürit?
İradesini efendisinin iradesine teslim eden kişi demek. Yani iradesi ve aklı felç edilmiş kişi, insan suretinde robot. Kur’an’ın deyimiyle abd-i memlûk, yani kendi iradesiyle köleleştirilmiş kişi.
Peki, “Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.” (Fâtiha Suresi, 5) diyerek önünde secde ettiğimiz Allah’a kulluk nerede?
Efendisinin müridi-robotu haline gelen, yani Allah dışında bir şeye veya kişiye teslim olan nasıl oluyor da Müslüman oluyor? Hem de birinci sınıf Müslüman...
Müritten özgür bireye, yani maskeli şirkten tevhide geçmedikçe ölümsüz hiçbir şey üretemezsiniz. Demokrasiyi de kuramazsınız.
Kula kulluğun; bir çuval kömüre, üç paket makarnaya oy verdiren zilleti, demokrasiyi bir tulûat oyununa çevirip pisletir. %24 oyla %70 sandalye dağıtan bir çarpıklığı demokrasi diye yutturma zavallılığına yenik düşersiniz.
Müritten insana geçmedikçe demokrasiye ulaşamazsınız; çünkü özgürlüğe ve ‘yaratıcı ben’e ulaşamazsınız; insan suretinde robotlara ulaşırsınız. Bu robotlar sizin işlerinizi çok güzel görebilirler ama insan denen varlığın yaratacağı değerlere asla imza atamazlar.
Yani kısa vadede kârlı çıkarsınız ama uzun vadede hüsrana uğrarsınız.
YENİ KULLUK SİSTEMİ: ILIMLI İSLAM
Türkiye’de, Atatürk aydınlığının eseri olan hukuk devletini ve demokrasiyi, Ilımlı İslam denen sömürge dini modeliyle yok etmek için kulluk sistemini yeniden getirmek istiyorlar.Bu sefer getirmek istedikleri, ‘emperyalist Haçlıya kulluk’ sistemi. Ilımlı İslam işte bu sistemin kutsal unvanı.
AKP, bu sistemin getirilmesi için ‘suyun başına oturtulmuşlar kadrosu.’ Sürekli takıyye yapıyorlar, yani sürekli yalan söylüyorlar. Karşısındakiler ise dünyayı, özellikle Ortadoğu’yu okumaktan çok uzak hizip kavgacıları...
Türkiye, dünya ölçeğinde siyaset üretecek yaratıcı siyasetçiye hasret...
Batılı Makyaveller, Atatürk’e neden düşmanlar?
Hani, Atatürk, Müslümanları Batı’ya teslim eden adamdı. Müslümanların gözünde onu yıkmak için böyle demişlerdi. Peki, niye karşı çıkıyorlar Müslümanları kendilerine ‘teslim eden’ adama?
Çünkü o, bu halkı onlara teslim etmedi, teslim olmaktan kurtardı. Hem Haçlı’ya kölelikten hem de maskeli müşriklere müritlikten kurtardı.
Korktukları işte bu.
İslam, bizzat Kur’an’ın verdiği tanıma göre, ‘Allah dışında hiçbir kişiye ve şeye teslim olmamaktır’.
Kur’an’ın tanıttığı İslam bu. Atatürk’ün inanıp savunduğu ve hasretini çektiği İslam da bu. Aksini söyleyenler, kendilerini nasıl tanıtırlarsa tanıtsınlar, gerçekte ya gafil bedbahtlar veya hain iftiracılardır.
Atatürk’e İslam adına saldıran aldatılmışların yaşatmak istedikleri sözde İslam’ın tanımı, Kur’an’ın verdiği tanımın tam tersi ve aynen şu:
‘Allah dışında her şeye ve herkese teslim olmak.’
Yani, kula kulluk.
Ilımlı İslam’ın tanımı da bu. Küçük bir fark söz konusu edilebilir:
Ilımlı İslam, Hıristiyan emperyalistlere kulluktur.
SÖZÜN ÖZÜ
İslam dünyası Allah’a değil, kula kul olmuş durumda. Bu kulluk, asırlardır içerideki ‘Müslüman’ isim ve resimli despotlara, sarıklı ve takkeli şeytan evliyasına kulluk şeklinde yürüyüp gitti. Bugün ise İslam dışı despotlara, istavrozlu şeytanlara kulluk noktasına geldi.
Haçlılara kulluk, bugünün aldatılmış Müslümanı için âdeta kader. Öyle bir kader ki bu, aksini savunanlara ilk düşman olan, Müslümanın bizzat kendisi.
Yahudi-Hıristiyan Batı’nın bu ülkedeki en yaman temsilcilerinin yanında, nerede görsem, ‘en güçlü ve dirayetli İslamcı cemaat’ öncülerinden biri var. Batılı kurmayların çanta taşıyıcıları hep onlar. ‘Mustafa Kemal Ankarası’nın şerrinden Haçlı Brüksel’in şefaatine sığınmak yeğdir’ şeklindeki soysuz sloganı üretenler de o zilletin çocukları.
Bunlar Allah’ın günahkâr kulları değil. Keşke öyle olsalar!
Bunlar, Ehli Salîb’in (Haçlıların) günahsız-sadık kulları.
İslam’ın değerleri açısından bakarsanız bunlar Müslüman kitleleri Allah ile aldatan hainler.
Allah’ın günahkâr kullarını insafsızca din dışı ilan etmeyi dindarlık diye satıp aldatılmış Müslümanların sırtından akıl almaz servetler yaptılar. O dönemi bitirdiler. Bir de baktık, Ehli Salîb’in sadık kulları oluvermişler. Çünkü ikbal ve çıkar o tarafa döndü. Müslümandan alacaklarını aldılar.
Şimdi, Haçlı güç odaklarından sebeplenip yemleniyorlar. Gün o gün…
Kahırlı bir ‘ridde’ (İslam imanından dönüş) berzahıdır bu. Ne geri ne ileri...
Haçlılara sadakati bozdukları anda iplerinin çekileceğini biliyorlar.
Allah’a kul olamadıkları için, kula kulluğa karşı çıkışın ıstırap faturasını ödemeye hazır yürekleri yok.
Ridde yani irtidat ödlekleri bunlar...
Sizin anlayacağınız, Müslümanın en büyük düşmanı, en kahırlı belası, ‘Müslüman’ kimlikli Haçlı yamakları.
Kur’an, şöyle demektedir:
“Allah, aklını işletmeyenler üzerine pislik atar” (Yunus, 100)
Allah’ın bir kitle üzerine pislik atması başka nasıl olur? Gökten tezek veya kazurat yağacak değil ya!
Paylaş