Paylaş
KUR'AN'ın koyduğu evrensel-zaman üstü ilkelerden biri de şu: ‘‘Dinde ikrah yoktur, olmamalıdır!’’ (Bakara, 256).
İkrah, özgür iradeyle istenmeyen bir şeyi zor, baskı veya aldatmayla yaptırmak demek.
İkrah yasağının, biri İslam'ın dışında, biri de içinde işleyen iki görünümü var. Bunların birincisi imana, ikincisi ibadete ilişkin.
İmana ilişkin olan görünüm, diğer din mensuplarına baskı ve şiddet uygulanmamasını gerektirir. İsteyen inanır, istemeyen inanmaz. Allah, tüm insanlığın aynı imanda birleşmesini isteseydi, bunu yapardı ama böyle bir şey istememiştir. (Bk. Hûd, 118).
İnsana düşen, tanrısal iradeye saygılı olmak ve ‘‘kendi insanını tebliğ etme’’ işini, ‘‘zorla inandırma’’ işine dönüştürmemektir. (Bk. Yunus, 99; Şûra, 48). Peygamber'e bile musaytır (baskıcı, zorba, musallat) olma yetkisi verilmemiştir. (Bk. Gáşiye, 21).
İkrahın din içi işleyişine gelince: Bakara 256. ayet, ikrahın din içindeki işleyişini durdurmaya yönelik bir beyyinedir. Bu, dindeki ibadet alanına ilişkin ve dinin kendi mensuplarına yönelik bir buyruktur. Ayette kullanılan ‘‘fi’’ edatı, içindelik (zarf) edatıdır. Yani, Bakara 256. ayetin amacı, ikrahı dinin içinden temizlemektir.
İslam'ın dışındakilere ikrah uygulanmaması, bu ayetle değil, daha önce verdiğimiz ayetlerle buyruklaştırılmıştır.
İkrah yasağının din içi işleyiş alanı ibadetler alanıdır.
Bu alanda baskı, zorlama ve manipülasyon uygulanamaz. Uygulanırsa yapılan iş, ibadet olmaktan çıkar, esarete döner. Bunun sonucu ise ibadete ve giderek dine karşı nefret oluşturmaktır. Bir başka deyişle bu, kısa vadeli dine hizmet görünümü altında uzun vadeli din tahribi sergilemektir.
Bunun içindir ki Kur'an, Allah ile kul arası içsel ilişkilerdeki savsaklamaları maddi yaptırımla cezalandırmamıştır. Maddi yaptırım, insan haklarıyla ilgili davranışlarda devreye sokulmuştur. Allah-kul arası içsel alanda maddi yaptırım uygulamak, insanı riyakárlığa itmektir. Maddi yaptırımdan korkan veya maddi çıkar uman kişi ibadetlere riyakárlık sokar. Riya, dini yalan saymanın temel iki göstergesinden biridir. (Bk. Máûn Suresi). Riya, Peygamberimizin ifadesiyle ‘‘sinsi-maskeli bir şirktir’’. Ve ‘‘Ümmet adına en çok korkulacak olumsuzluktur’’.
İnsanlığın tüm zamanlarda ve mekánlarda en zehirli belası olan ve İslam'a Arap-Emevi hegemonyası ile giren ‘‘saltanat ve siyaset dinciliği’’, engizisyon baskılarıyla egemenlik kurmak için Bakara 256. ayeti Makyavelist bir yoruma tabi tutmuş ve şöyle demiştir: ‘‘İkrah, dinin dışındakilere uygulanmaz, ama dinin içindekilere uygulanır.’’
Bu sav tam bir bühtandır: Kur'an'a iftiradır. Kur'an, ‘‘dinin içinde’’ diyor, saltanat dinciliği ‘‘dışında’’ diyor; Allah'a adeta itiraz ediyor.
Kur'an, şunu istiyor: İman da özgür irade ile olsun, ibadet de... Kur'an'ın yolu budur.
Ve bu yol, mutlu bir dünyanın kurulması için muhtaç olduğumuz temel reçetelerden birinin ta kendisidir.
Paylaş