Din üzerinden yapılan vurgunun yarattığı tahribat

Kamu haklarının talanının, yani kitlelere ulaşması gereken nimetlere birilerinin çeşitli oyunlarla el koymasının, Kur’an dilindeki adının ‘ğulûl’ olduğunu sanıyorum öğrenmiş bulunuyoruz.

Haberin Devamı

Ğulûlün en namert ve imansız olanı ise Allah ve din kullanılarak yapılanıdır. Kur’an bunu dinin inkârıyla eşanlamlı görmektedir.

Ğulûl suçunun en tipik örneklerinden biri, son günlerde gündeme oturan ‘Deniz Feneri Vurgunu’dur. Tarih böylesi ğulûl facialarına çok az tanık olmuştur.

Hz. Peygamber, kamunun haklarına, mallarına musallat olanların, Kur’ansaldeyimiyle, ‘gulûl suçu işleyenlerin’ cenaze namazlarını kılmazdı. Bu Muhammedî tavır; Türkiye’yi yönetenlere, siyasetçilerimize, kamu mevkilerinin subaşlarında oturanlara, ibadetleri şov aracı yapanlara ithaf olunur.

 

Biz bu gerçeği tarihimizde ilk kez milletimize duyurduğumuzda din ulemamız, Diyanet İşleri Başkanlığı yapmış bir tanesi de dahil şöyle dediler:

 

Haberin Devamı

“Önemli bir iddia...Böyle bir iddiayı ortaya atmak, okuyucuya hoş gelebilir ama.... Kaynağını gösterebilir mi?”

 

Bu sarsıcı mesajla ilgili kaynak var, hem de onlarca. Okumak ve okuduğu kaynağın söylediğini onurlu bir biçimde ortaya koymak lazım.

 

Türkiye’de işte o yok.

 

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu (!) (unvana bakın!) üyesi insanların, üzerinde olduğumuz konuda, ‘böyle bir şeye rastlanmadığını’ söylemeleri ise çok çok ayıp! Bu kaynakları bilmeyenler, bu halkın vergilerinden ‘din hizmeti’ adına iki katrilyonu nasıl paylaşabiliyorlar?! Ve bu insanlar bu halka din adına neyi, nasıl öğretecekler?!

 

İşin esasını Diyanet de biliyor, ulemamız da.

 

Ancak...

 

İşte Diyanet’in ve ulemamızın takıldıkları nokta bu ‘ancak’ sözcüğünden sonrası.

 

Mâûn Suresi’nin, dinin inkârıyla eşanlamlı gördüğü ğulûl suçunun cehenneme götüreceğini gösteren Kur’an ve sünnet dayanaklı bilgiler, Buharî başta olmak üzere (bk. Buharî, meğâzî, Hayber bahsi) hemen tüm hadis ve siyer (Peygamberimizin hayatını anlatan eser türü) kaynaklarında yer alır.

 

Haberin Devamı

Fıkıh kaynaklarının çoğunda da bu bilgiler vardır. Bu bilgiler, büyük günahlar (el-Kebâir)  konusunu işleyen eserlerde de yer almaktadır. (Örneğin, İbn Hacer el-Heytemî’nin ez-Zevâcir’inde)

 

Kısacası, kaynak çok ama kaynakların söylediğini aldatılan halka söylemek isteyen aydın yok.

Yazarın Tüm Yazıları