Paylaş
Gazeteciliğe 22 yaşında İzmir’de başladı, zirvelere ulaşmakta gecikmedi.
28 yaşındaki acar muhabir
28 yaşındaki acar muhabir Fatih Çekirge’yi, 28 Aralık 1986 günü Kuduz Paneli’nde konuşma yaparken izliyoruz. Haberci Fatih, aynı zamanda iyi bir konuşmacıydı.
GAZETEDE edebiyat konuşabileceğim iki kişi vardı. Biri yaşlı Özdemir Hazar’dı ki, eski edebiyattan, Fuad Edip Baksı’dan, Nahit Ulvi Akgün’den, Tarık Dursun’dan konuşurdu hep, gevrek ve gür sesiyle.. Odası vardı, masası vardı; gazetede ziyaretine gittiğinizde sizden ışık görürse, ya edebiyat ya da tiyatro, odanın baş köşesine kurulurdu..
Öteki ise, gepegenç ve yakışıklı bir polis-adliye, siyaset muhabiriydi; ama yeni edebiyattan, Enis Batur’dan, Ece Ayhan’dan, Cemal Süreya’dan, Fahrünnisa Kadıbeşegil’in “Oluşum” dergisinden, Demirtaş Ceyhun’un “Edebiyat Cephesi”nden söz açardı. Derin bir edebiyat sezgisi, yorum gücü ve felsefi arayışları vardı, Kafka’dan, Adorno’dan, Camus’dan alıntılar yapardı.. Odası, masası yoktu, muhabirlerin toplaştığı büyük salonda oradan oraya koşturup dururdu.
Gazetede başkası ile edebiyat konuşamazdınız. Edebiyat başka kimsenin umurunda değildi. Bu yüzden hem yaşlı muharrir Özdemir Baba ile hem de afacan muhabir Fatih’le konuşmaktan, dertleşmekten büyük zevk alırdım. Zaten sadece o konuşmalar aklımda kalmış, yirmi yıl çalıştığım gazeteden başka diyaloglar aklımın ucuna takılmamış bile.
Derin çocuktu
Fatih Çekirge, adı üstünde “çekirge” gibi devamlı hareket halinde zeki bir muhabirdi. Ataktı ama aklıyla hareket ettiği için, temkinliydi aynı zamanda. Önce Karşıyaka muhabirliğinden başlayıp, muhabirliğin her dalında başarı gösterdi, “Komser Kolombo” gibi sürekli giydiği kirli beyaz uzun pardesüsüyle haberi kovalamaktaki çabukluğu, hedefe varışındaki isabet, edebiyatı bildiği için hikaye üslubunda yazma becerisi ile yerinden endişeli, fiyakalı haber müdürlerini ürkütür bir yörünge çizer olmuştu. Haber müdürü izne ayrılınca, yerine vekil olarak inadına onu tayin etmediğinde küplere binerdi. Hırslıydı çünkü..
Eğer gazetecilikte ısrar ederse yükseleceği daha gazeteye girdiği 22’li yaşlarından belliydi. Üstelik gazetede kan davası şeklinde sürüp giden iktidar savaşlarına karışmıyor; edebiyatı, ülkenin derin siyasetini, yeni başlayan etnik terör sorunlarını daha yakından izlemek için kendini yetiştiriyor ve sürekli okuyordu.
Fatih’le sohbet etmekten hoşlanırdım. Bazen Pasaport kahvelerinde rıhtım kıyısında, bazen bizim evde kırmızı sedirin üzerinde, bazen gazetede çay molalarında haber müdürünün yan tarafındaki muhabir masalarında sıkı sohbet ederdik.
Derin çocuktu.. 1984’lerde PKK’nın ilk sahneye çıktığı Eruh-Şemdinli baskınlarından sonra, bir geceyarısı Topçu’da çöş şiş yerken, yaptığı terör analizlerini dün gibi hatırlıyorum. Adeta günümüzü, yani bugünleri resimleyen sezgileri ve bilinçli yorum gücü vardı.
Gazetecilik serüveni
1958 doğumlu ve iki çocuk babası Fatih Çekirge, Gazi Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi’ni bitirdikten sonra gazeteciliğe 1980’de Yeni Asır’da, aramızda başladı. 1987’de Hürriyet Ankara Bürosu’na geçti. Ankara temsilcisi ve köşe yazarı olarak 1993’e kadar orada görev yaptı.
Sabah gazetesine transfer oldu. Bu gazetede de Ankara temsilciliği ve köşe yazarlığı yaptı.
Daha sonra Star gazetesini kurmak üzere genel yayın yönetmenliğini üstlendi. Bu görevi, 1998-2004 arası gerçekleşti.
2006’da Hürriyet’te köşe yazarlığına başladı. Halen Hürriyet köşe yazarlığı ile İnternet Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yapıyor. Yani zirvelerde dolaşıyor..
Bir zamanlar (1985 sonrası) muhabirler
Tarihi bir fotoğraf.. Yeni Asır’da muhabirler aynı karede buluşmuşlar. Şimdiki görevlerini isimlerinin yanına yazdım. Arka sıra, Kadir Demirel (Diş Doktoru), Hakan Atis (Yaşar Holding ve Yaşar Üniversitesi), karanlık odacı Atila, Ünal Ersözlü (Sabah Ege Temsilcisi), Fatih Çekirge (Hürriyet köşe yazarı ve İnternet Gazetesi Genel Yönetmeni), merhum Barış Selçuk, Yücel Arı (Hürriyet İnternet Gazetesi), Ahmet Aydın (TRT). Orta sıra Muzaffer Oktay (Yeni Asır Sorumlu Müdürü), Yusuf Çınar (Habertürk), Uğur İşven (Milliyet), Ergun Ulcay (Yeni-TV), Batuğ Evcimen (Basketbol sitesi). Ön sıra: Yaşar Aksoy (Hürriyet Ege) ve Volkan Öksüz (İstanbul’da ünlü magazinci). Herkes bir yerle savrulmuş. Hemen sağımdaki çok genç kardeşimin ismini hatırlayamadım, beni ararsa sevinirim.
Meşhur Kolombo pardesüsü üzerinde
Fatih Çekirge’ye kirli beyaz bir pardesü giydiği için “Komser Kolombo” derdim. İşte o pardesüyü belgeleyen bir fotoğraf.. Doğru Yol Partisi İzmir İl Başkanı Armağan Çağlayan, 11 Aralık 1987 günü partiye yaptığı bağışların listesini Çekirge’ye gösteriyor.
Bu fotoğrafın ceşitli yorumu olabilir
Doktor kılığına girerek hastane sorunlarını hastalardan öğrenmeye çalışıyor. Veya bir cinayet tahkikatında şahit olduğunu sandığı bir hastanın ağzından doktor giysisi içinde bilgi almaya çalışıyor. Her şey olabilir. Çünkü Fatih Çekirge, ele avuca sığmaz bir dedektif muhabirdir.
Edebiyat felsefe yazsın
Sel Yayıncılık’tan basılan Fatih Çekirge’nin “Kuzey Yolcusu” adlı yeni kitabı, anlatı yapıtı olarak şiirsel formda düzenlenmiş. Kuzeye giden bir yolcunun iç dünyasını yansıtarak, yalnızlık, aşk, inanç, teslimiyet, güven, ölüm gibi temaların dehlizlerine yöneliyor. Kitabın yazarı, en zorlu coğrafyanın “kuzey” yönünde olduğunu, insanın da kendi içine yönelmesinin tıpkı kuzeye yönelmek gibi zorlu bir uğraş gerektirdiğini belirtiyor.
Özetle, eğer Fransa’da doğsaydı, Le Monde, Le Figaro, France-Soir gibi gazetelerde, Amerika’da doğsaydı New York Times, Wall Street Journall, Daily Ekpress gibi en önemli yayınlarda bal gibi çok ünlü bir edebiyatçı-gazeteci-yazar olabilecek bir potansiyel ve donanım taşıyan Fatih Çekirge’nin daha nice başarılara ve edebi kitaplara imza atacağına inanıyorum. Kitap yazacaksa siyaset yazmasın, çünkü bol bol var pazarımızda, hem de en ucuz cinsinden. Edebiyat-felsefe yazsın, çünkü o gerçekte bir edebiyat yolcusu..
Kuzey Yolcusu’na başarılar. Diğer yönlere de giden kitaplarını bekliyoruz. Edebiyatı bilerek gazetecilik yolculuğuna çıkan ve başaran Fatih Çekirge’den İletişim Fakültesi öğrencilerinin öğreneceği çok şey var.
Paylaş