Çetin Erokay’ın özgür kuşları

ÇETİN EROKAY, Ege’mizin, İzmir’imizin simge portrelerinden biridir. Ekonomi, halkla ilişkiler ve reklam dünyasında seçkin bir isim yapmıştır. Kibardır, çok yakışıklıdır, çok duyarlı ve ince ruhlu bir ressamdır. Selçuk Yaşar Resim Müzesi’nin kuruluşuna öncülük eden, pek çok karma sergiye katılan, kişisel sergiler açan Çetin Erokay’ın son sergisini izlemek üzere Kedi Sanat Galerisi’ne gittim.
(Tel: 0232.464 99 35)
Tam 25 yıl önce Füzen Sanat Galerisi’nde “Kuşlar” konulu ilk kişisel sergisini haber yapmıştım. Çeyrek yüzyıl sonra, yine “Kuşlar” konulu, “Bulutlar ve Kanatlar” isimli yeni sergisini izlerken, aynı duyarlılıkla bıkmadan, usanmadan sanat yolunda ilerleyen dostumla onur duydum. Güzel bir söyleşi yaptık.

Halkla ilişkilerci

Ȃetin Erokay kimdir?

»İzmir’de, Alsancak’ta doğdum. Babam Kafkas orijinli, Erzincan’a yerleşmiş bir aileye mensup. Annem Selanik’ten İzmir’ göç etmiş bir ailenin kızı. Tipik Osmanlı, koyu Atatürkçü idiler.. Alsancaklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldik, fakat babamın görevi nedeniyle kış aylarında Erzincan, Afyon, Uşak, Antalya gibi şehirlerde bulunduk.
İzmir İktisadi ve Ticari İlimler Özel Yüksek Okulu’nu bitirdim. İzmir Gazetecilik Özel Yüksek Okulu’nun kuruluşunda genel sekreter ve öğretim görevlisi olarak görevlendirildim. Yaşar Holding Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü’nü 12 yıl üstlendim. Bu kuruluşta modern halkla ilişkileri doya doya uyguladım, Selçuk Yaşar Sanat Müze ve Galerisi’nin kuruluşunda görev aldım. 1990 yılında kendi ajansımı kurdum. O tarihten bu yana “Eromedya Halkla İlişkiler ve Reklamcılık” şirketinde hizmet veriyorum.�

Kuşların özgürlüğünü anlatan ressam

Çetin Erokay, kuş resimleriyle haklı ün yapmıştır. Dolaysız biçimde özgürlüğü anımsattığı için kuş simgesini tuvaline taşıdığını söyleyen ressam, son sergisinde yine bizi kuşlarıyla buluşturdu.

İzmir Resim Tarihi’nin en ilginç topluluğu

1985’te Alsancak’taki Selçuk Yaşar Sanat Müzesi ve Galerisi’nin açılışında, galeri yöneticisi Çetin Erokay, Türkiye’de o dönemin en ünlü sanat yazarlarını bir araya getirmişti. En önde ayakta Çetin Erokay’ı görüyoruz. Hemen yanında sanat eleştirmenleri Mehmet Ergüven, Önder Şenyapılı, Doğan Hızlan, Kaya Özsezgin, Şenol Yarorlu, ressam Halil Akdeniz görülüyor. Soldaki masanın en başında Sanat Çevresi Dergisi’nin sahibi merhum Hamit Kınaytürk, öbür kenarında merhum Sezer Tansuğ bulunmakta. Sağdaki masanın en başında ise İzmir’in en ünlü sanat eleştirmeni Turgay Gönenç oturmakta. Diğer kişiler ise Yaşar Holding, DYO ve Viking Kağıt’ın, Ahmet Onarner, Akın Aydemir, Bülent Özakdağ, Üner Birkan gibi üst düzey yöneticileri idi. Böyle bir toplu resim bir daha İzmir’de çekilemedi.

Resimle tanışma

»Resimle nasıl tanıştınız?
»Benim şansım, Afyon Lisesi’nde beni o günün genç öğretmeni, şimdinin özgün baskı sanatçımız Prof. Dr Mürşide İçmeli’nin yetiştirmesi oldu. Lisede yetenekli 5 öğrenci seçti ve her gün eğitim saatlerinden sonra bize 5 yıl resim eğitimi verdi.
Yaşar Holding’de görevli olduğum sürede, gerek DYO Resim Yarışmaları’nda ve benim organize ettiğim Viking Özgün Baskı Yarışmaları’nda sanatçılarla ve jüri üyeleriyle yakın temasta olmak, içimdeki ateşi kıvılcımlandırdı. Ufak eskizler karaladım. Öğretim üyesi arkadaşım Halil Akdeniz, “Bunlar çok iyi, tuvale geçir” dedi. Füzen Sanat Galerisi’nin sahipleri Ayça ve rahmetli Yılmaz Seylan çalışmalarımı beğendiler, 1986’da sergileme kararı aldılar. Turgay Gönenç o tarihte, benim için bugün bile hala çok değerli olan “Amatörlüğe Saygı” başlıklı bir yazı yazdı.
Füzen Sanat Galerisi’ni ziyaret eden Doğan Hızlan, hala sakladığım şöyle bir not bırakmıştı: “Aziz Erokay, İzmir’de kısıtlı zamanımın bir bölümünü de resimlerinizle geçirdim. Sıcaklıkları bana Ege’nin güneşini getirdi. Kutlarım. İstanbul’da resimli görüşmek üzere, sevgiler..”
Bu sergi beni yüreklendirdi. Serginin açıldığı gün 38 eserin, 34’ü satıldı. O gün, bugündür çalışmalarımı sürdürüyorum. Pek çok karma sergiye katıldım, bu benim 11’nci kişisel sergim.
Bazen güzel bir müzik, bazen güzel bir çiçek, bazen güzel bir manzara bana ilham verir.. Her sanatçı güzelliklere aşıktır. Örneğin, temel konularımdan olan kuşlar bana özgürlüğü anımsatır. Ben resim yaparken dinlenirim, varsa sıkıntılarımı unuturum.

Ufkum açık olmalı

»İzmir’in nesini seversiniz?
»Ben İzmir’e, Ege’ye aşığım.. Benim yaşadığım yerde deniz olmalı.. Ufkum açık olmalı.. Benim çocukluğumdaki hatta gençliğimdeki İzmir, bir Avrupa şehri idi. Bir kent on yılda yıkılıp yok edilir mi? Biz başardık. Bugün beton yığınları içinde yaşıyoruz. Sevimsiz...�
Bugün beni en çok heyecanlandıran yer, Alsancak Garı’nın bulunduğu meydandır.  Çocukluğumda mektup verdiğim postaneye gitmek, Kuyumcular Çarşısı’ndan girip, Hisar Camii önünden Kızlarağası Hanı’na uğramak. Neyse, şimdi kıymeti anlaşıldı da kalan eserler restore ediliyor. Tabii Çeşme ve Alaçatı aşkımı söylememe gerek yok. Kordon bana artık yabancı, güzel bir park.

İzmir ütopyaları

»İzmir için ütopyalarınız?..
»Ben yedek subaydan döndüğümde, İzmir’de  kurulu 5 holding sayabilirdik. Yaşar Holding, Türkiye sıralamasında ikinciydi.. Bugün kaç holding kaldı?.. Pek çok endüstriyel kuruluşu İstanbullular satın aldı.�
Türkiye’nin en eski reklam ajansları İzmir’de kuruldu. İzmir insanı yaratıcıdır, zevklidir. Fakat İzmirli firmalar, gider İstanbul ajanslarına teslim olur. İzmit, Bursa, İstanbul’un yanı başında olmasına rağmen oradaki sanayi kuruluşları İstanbul’a gitmedi; kentlerindeki ajansları güçlendirdi, büyüttü. Gaziantep, Kayseri, Konya, Antalya ve Denizli’de aynı şeyi yaptılar. Bugün İstanbul’da ajanslarda çalışan pek çok genç tasarımcı burada, bizlerin yetiştirdiği, bizim iş potansiyelimiz nedeniyle tatmin edemediğimiz, referanslarımızla giden gençlerdir.
İzmir; el ele tutuştuğunda daha büyüyecek. İzmir ucuzun değil, özgünün değerli olduğunu savunduğunda büyüyecek. İzmir lobicilik yapmayı öğrendiğinde yine eski günlerine kavuşacak. İzmirli ikinci, üçüncü nesiller parçalanmadan bir bütünü muhafaza etmeyi başardığında, İzmir yine eski günlere dönecek. İnanıyorum...

Kuşlar

Kanatlar uçuşur yüreğinde
Uzun yıllar boyunca özgür.
Şelale nasıl akıp giderse,
Laleler nasıl açarsa baharda,
Aşk yağmurları nasıl okşarsa,
Renk renk kuşlar tuvallerinde..

YAŞAR AKSOY

(Şiir akrostiş tarzında yazıldı)