Paylaş
Seyircimizin başarısı Galatasaray-Barcelona maçıyla başladı. Galatasaray taraftarları Abdi İpekçi tribünlerini tıklım tıklım doldurdular. Biz senelerdir Türk basketbolunun gelişmesinin en önemli göstergesi Abdi İpekçi tribünlerinin dolmasıdır derdik. Galatasaray seyircisi bize bu gelişmeyi ispat etti. Üstelik gösterdikleri yeniliklerle ve centilmence davranışlarıyla yalnız bize değil, Avrupa basketboluna da örnek oldular. Bence Barcelonalı oyuncular Türk basketbolu denince uzun süre önce seyircimizi hatırlayacaklardır.
İkinci bizi mutlu eden altıncı adamımız Karşıyakalı taraftarlardır. Bayram öncesi Karşıyaka’nın oynadığı bir maçta tribünler boştu. Fenerbahçe maçında ise hepsi tribünlerdeki yerlerini almışlardı ve çok formdaydılar. En önemli gelişmelerden biri de Akatlar’da yaşandı. Biz Beşiktaş taraftarının basketbola yeterince ilgi göstermediği için hep üzülürdük. Bu üzüntümüz Erdemir maçındaki dolu tribünlerde sevince ve gurura dönüştü. Fenerbahçe taraftarlarının ise Fenerbahçe’nin yeni salonu Ülker Arena açılınca rekor üstüne rekor kıracaklarından şüphemiz yok. Açılışı heyecanla bekliyoruz.
Takımlarımıza gelince; biz hala basketbolumuzun Avrupa basketbolunun zirvesindekilerle aynı seviyede olduğuna yürekten inanmıyoruz. Hele İspanyol basketbolu denince neredeyse önümüze bakıyoruz. Galatasaray –Barcelona maçının ilk yarısı bu anlayışla geçti ve açık farkla gerideydik. Oyuncularımız başta Navarro olmak üzere tuttukları oyunculara karşı tedirgindiler ve maçı kazanabileceklerine inanmıyorlardı. Bu gidişi Oktay Mahmuti bozdu. Oktay, 16 sayı gerideyken adam adama savunmadan bölge savunmasına döndü. Koçlar adam adamadan zone savunmays iki sebeple dönerler. İlki biz bunları adam adama tutumayız deyip çaresizlikten dönüştür. İkincisinde ise gaye, rakibin kafasını karıştırmaktır. Galatasaray’ın zone savunması rakibin kafasını karıştırdı. Faul çizgisi üzerinde oyuncu oynatmadıkları için sayı atmak için sadece uzaktan şut atma mecburiyetinde kaldılar. Üstelik G.Saraylı oyuncular takım savunması (zone savunma) yaparken bireysel sorumluluklardan kurtulup özgüvenlerine kavuştular. Ve ondan sonra savunmada yüreklerini ortaya koymaya başladılar. Galatasaray savunması 6. oyuncusuyla beraber coştukça coştu. Oktay, birkaç kez daha savunma değiştirerek rakibin yenilmez bir takım olmadığını ortaya çıkartmasını sağladı. Bu maç sonunda oyuncularımız Barcelona’nın da yeneceğimiz bir takım olduğuna inandılar. Galatasaray-Barcelona maçı Türk koçların da İspanyol koçları dahil bütün Avrupalı koçlar kadar iyi, hatta daha iyi olduklarını ispatladı. Geriye oyunculara kalıyor. Avrupa’nın en iyi oyuncularından biri Navarro’yu izleme fırsatı bulduk. Navarro’nun çok iyi bir şutör olduğu tartışılmaz, ama savunması yetersiz. Üstelik şut atarken sağ ayağı rakip potaya değil tribünlere dönük basarak şut atıyor. Bu yüzden de şut aldatması (fake) yapıp adamını geçemiyor. Şutlarını sahada devamlı koşarak kendisini tutan oyuncuyu, iri yarı pivotların üzerine düşürüp kenarlarda boş kalıp atıyor ve sokuyor. Üstelik dripling üzerinden aniden durup stop jump shot’ı yok. Bu yüzden de tek elle hareketli şutu seneler sonra gene geçerli kılma gayreti içinde. Türk basketbolunun Avrupa’nın en iyilerinden olma şansı daha iyi oyuncu yetiştirmemiz artacak. Bunun da ispatı NBA’ye ilk yollayacağımız ilk oyun kurucumuz olacak.
Başarılı koç Ahmet Çakı yönetimindeki Erdemir’in Soner Şentürk’ü Beşiktaş karşısında bir kez daha izledik. Soner maçı 11 sayı 10 asist ve 5 ribauntla oynadı. Soner’in oyununda gelişmeler var. Gene trafikte sıkışmış taksilerin arasından geçen motosiklet gibi rakip savunmacıları çaresiz bırakıyor. Çok süratli turnikeleri ve oyunu okuma yeteneği de giderek artıyor. Problemi ise hala 3 sayı şutları sokamayışı. Özgüveni yetersiz. Bu yüzden çaresiz hatta mecbur kalmadan 3 sayı şutu denemiyor bile. Biz Soner’in bırakın Navarro’yu takım arkadaşı Caner’e benzeyen bir şutör olsaydı bugün basketbolumuz nerede olur diye düşündükçe üzülüyorum. Üstelik Soner 26 yaşında ve 16 yaşından beri de sahalarda. Onun iyi bir şutör olmadığını senelerdir biliyoruz. Bu 10 yıl içinde Soner birçok koçla çalıştı ama onun şut problemine kimse çare bulamadı. Bu çareyi önümüzdeki yazılarda beraberce arayacağız.
Son olarak Türkiye’nin en iyi koçlarından Cem Akdağ gibi tecrübeli bilgili ve karakterli bir koçumuz kenarda boşta iken Antalyaspor yine Yugoslav koç furyasını başlattı. Hayırlı olsun. Antalya basketbolu Serdar Apaydın’ı kaybetti ama basketbolumuz Serdar’ı kazandı. İlerde bunu da göreceğiz.
Paylaş