Paylaş
Tablo A4 kağıt boyutunda karton üzerine yapılmış bir resimdi. Arkadaşım resmin sahte olup olmadığını sorunca hayretler içinde kaldım. 1988 yılında vefat eden Bayan sanatçımız Tuncay Betil’in bir yapıtı idi. Resme uzaktan bakınca hiçbir şey belli olmuyordu. Ancak gözünüze biraz yaklaştırıp baktığınızda imza orijinal gibi gözüküyordu. Ancak bana pes dedirten olay resim karton üzerine basılmış fotoğraftı. Üstüne parlak verniği bolca sürünce fotoğraf olduğunu anlamak biraz güçleşiyordu. (Baskı demeyi özellikle istemedim çünkü bir sürü sanatsal baskı çeşitleri vardır. Örneğin serigrafi, linol, gravür gibi. Bu türlerle karıştırmamak gerekir).
Vay be! deyip hayretimi gizleyemedim, bu kadar da olmazdı. Resme iyice yakından baktığınızda dijital baskı izlerini yani ufacık kareleri görebiliyorsunuz. Arkadaşa, “Bunu inşallah satın almadınız zira sahte resmin daniskası. Kimden aldıysanız bunu hemen geri verin” diye arkadaşımı uyardım.
Resimler para etmeye başladı diye sevinirken birden ortaya sahtecilik çıktı hem de hızla gelişti. Bu dijital ortamda sahtesini yapacağı resmi tuvale bastırıp üstünden yağlı boya ile geçince gerçeğinden ayırt edilmesi zor sahte resim ortaya çıkıyor. Onun için sanatçısı vefat etmiş tablo alırken çok dikkat etmek gerekir. Zira bugünlerde oldukça fazla sahte resim dolaşıyor.
PEKİ NE YAPMALI?
Birincisi, bir uzmana götürmeli. Ankara ve İstanbul’da özellikle sahte tablolarla ilgili çok değerli tablo ekspertizleri var. Bunları araştırıp bulmak ve Onların fikrini almak gerekir.
İkincisi, eğer çevrenizde yaşayan, yıllarca hocalık yapmış, mesleğinde ilerlemiş biri varsa Ona götürüp göstermek gerekir. Çünkü o sanatçı adı geçen ressamın öğrencisi, dostu, arkadaşı gibi yakını olabilir. Dolayısıyla resmin sahte olup olmadığını hemen anlayabilir.
Üçüncüsü, sahte olduğundan şüphe edilen resmi, O ismi biriktiren bir kolleksiyonere gösterebilirsiniz. Kolleksiyoner, o sanatçı ile ilgili derinlemesine bilgisi olduğu için, eserin sahte olup olmadığını anlayabilir.
Dördüncüsü, size en yakın olan ya da tanıdığınız bir sanat galerisine gidip, onlara resmi ekspertiz yaptırabilirsiniz. Çünkü sanat galerileri yöneticileri kendileri anlamasa bile birlikte çalıştıkları sanatçılara danışıp fikir alabilirler. Daha bir takım imkanlarda olabilir. Ben hepsine değinmek isterim ancak zamanımız yetmez.
Bu sahtecilik işi Dünyada da var. Ancak sanat açısından gelişmiş ülkeler buna karşı kurumsal tedbirler almışlar. Bu nedenle sahtecilik bize oranla daha az görülüyor. Bizde kurumsallaşma pek yok. Ankara’da müze var ancak orada ekspertiz yapan uzmanlar yanlış bilmiyorsam emekli oldular. İstanbul’da ise yarı kurumsallaşmış yerler var artık o kadar teferruatını bende bilmiyorum.
İLK BAKIŞTA ANLAŞILMIYOR
Bu sahteciler öyle yapıyorlar ki ilk bakışta anlaşılmıyor. Bir gün bana İstanbul’daki bir müzayede evinden, ellerindeki bir Yalçın Gökçebağ resminden şüphelenmişler. İnternetten bana fotoğrafını yolladılar. Emin olun ilk bakışta bende anlayamadım. Ancak daha ayrıntılı baktığınızda kullanılan teknik kendini ele veriyor. İnsan bir garip oluyor. Hani kendinize tıpatıp benzeyen bir insan gördüğünüzde bir garip olursunuz ya, bende aynen öyle oldum. “Bu adamı biz ne yapalım” diye bana sordular. Yapılacak bir şey yoktu.
Bundan 10-15 yıl önce piyasaya birden bire sahte Turan Erol’ler çıkmaya başladı. Turan Hocam tezlere konu olacak kadar önemli bir hukuki mücadeleye başladı. Yapanlar tespit edildi. Avukatlar tutuldu. 5-6 yıl mücadele verildi. Sonuç mu? Suçlular tam ceza alacakken dava zaman aşımına uğradı ve sonuç olarak bütün emekler boşa gitti. Eskiden bu hususta ilgili ihtisas mahkemeleri yoktu. Şimdi var ama ne derece bilemiyorum.
Ülkemizde sanat hızla gelişiyor. Özel toplantılarda sanat konuşuluyor. Ancak bu güzel gelişmelere karşın hemen ortaya sahteleri çıkıyor. Bazen de komik olaylar oluyor. Örneğin vefat etmiş değerli bir sanatçımızın adına açılmış serginin tablolarının bazılarının sahte olduğu iddia edilmiş hatta bir yazarımızda “Vefatından sonra en çok resim yapan sanatçı” diye bir başlık atmıştı.
Sevgili sanatseverler bu işin en çıkar yolu, yaşayan sanatçılardan tablo almaktır. Bence en doğru yol şu anda öyle gözüküyor.
Paylaş