Ömrü boyunca yazdığı yüzlerce makalenin yanı sıra, yirmi beş bilimsel kitap yayınlıyor. Sonuncusu yüzüncü yaşına
denk düşüyor. Yüzüncü yaş gününden bir hafta önce, bir biyoloji bilimsel dergisinde, bir makalesi ortalığı yine kasıp kavuruyor: Evrimin yeni biçimleri kaynağını sosyal davranışlardan alıyor.
FİZİKÇİLERE yüklendiği son kitabı, yüzüncü yaş gününde kendisine verdiği en büyük armağan. Evet, yüzüncü yaş gününde. Kitabın baskısını heyecanla beklerken, doğum günü nedeniyle, kendisine hazırlanan partiyi umursamıyor bile.
Yirminci yüzyılın en büyük biyologlarından,
Darwin’den
sonra, evrim teorisine yaptığı büyük katkı nedeniyle, adını bilim tarihine yazdıran
Ernst Mayr geçenlerde, 101 yaşında hayata veda ediyor. Onun biyografisini okurken, hangi yönüne hayranlık duyacağımı şaşırıyorum.
İlk macerası 1927 yılında. 23 yaşında Yeni Gine ve çevresinde kuşlar üzerine yaptığı ilk ses getiren araştırmasını finanse eden, yine dünya çapında, ama çok farklı alanda boy gösteren
Lord Rothschild. Bir dönem dünyayı parmağında oynatan, Marksist deyimle, finans kapitalin ağa babası. Öyle ama adam, bu gibi bilimsel araştırmalara meraklı ve destekliyor.
*
KUŞLAR... Mayr’e göre, kuşlarla insanlar arasında müthiş bir özdeşlik var. İki temel duyu organımızdan göz ve kulak, kuşlarda da, onların işlevini arttıran görev üstleniyor. Mayr’ın bilime katkısı, kuşların, evrim teorisinin açıklanmasında önemli bir rol oynadıkları.
Darwin’in (1809-1882) evrim teorisi, türlerin değişimi üzerine. Aradan yüzyılı aşkın zaman geçmesine rağmen, insanın maymundan türediğine, o türün değişim geçirdiğine dönük teorisi, günümüzde hálá din odaklarının hışmını çekiyor. Türler ani sıçramalarla değil, zaman içinde bölünerek değişime uğruyor.
Mayr’deki soru ise, hayvanların ve bitkilerin kendi çevrelerine nasıl bu kadar rahatlıkla uyum sağladıkları. Mayr geliştirdiği teorisiyle, bu soruyu askıdan indiriyor. Çözülen bu bilmece, biyolojinin daha sonraki gelişmesinde el altındaki kilometre taşlarından biri.
*
BU ve benzer teoriler,
Herbert Spencer’den Gregor Mendel’e ve sonra
James Watson’a kadar hep aynı odakların hedef tahtası. Biyologlar bir yandan teorilerini inşa ederken, diğer yandan da cadı kazanlarıyla uğraşıyor.
Sadece İslamcıların değil, Hıristiyanların da okları onların üzerinde. Ne ilginç, Hıristiyanları durduran, yine ünlü bir başka biyoloğun,
Theodosius Dobzhansky’nin
her gün dua etmesi, her pazar kiliseye gitmesi. Öyle ya, bir adam her Allah’ın günü dua ediyorsa, o adam nasıl dinsiz olabiliyor?.. O zaman, bu teorilere dinin dışında bir gözlükle yaklaşmak daha doğru değil mi?.. Hıristiyan dünyası bu ikilemi çözüyor ve bilim adamlarına haklarını teslim ediyor. İslam dünyası henüz o aşamada değil.
*
YILLAR boyunca Mayr hem aforoz edilme kaygısında, hem bilime katkı çabasında. Bir yandan da, biyolojinin, ona göre asıl rakibi fizikçilerle atışma halinde. Sırf bu atışma ve fizikçilerin biyologları saf dışı bırakma gayretlerine yüzüncü yaşında bir kitapla yanıt veriyor.
Sekseninden sonra özellikle son yirmi yılını Harvard’daki kürsüsünde
Canlıların Teorisi’ne adıyor. Ünlü uluslararası
Geo Dergisi, Mayr’ı
Yirminci Yüzyılın Darwin’i olarak tanımlıyor. Bilim dergileri ondan
yaşayan efsane diye söz ediyor.
Dünyada altı milyar insan yaşıyor. Her biri farklı. Hiçbiri diğerine benzemiyor. Teorisiyle, bu farkın sırrını açıklıyor. Orada bile,
‘türlerdeki bu farklılığı fizikçilerin anlaması imkansız’ demeyi ihmal etmiyor. Kendi alanına bu kadar sadık, bu kadar şaşmaz ve inatçı.
Ömrü boyunca yazdığı yüzlerce makalenin yanı sıra, yirmi beş bilimsel kitap yayınlıyor. Sonuncusu yüzüncü yaşına denk düşüyor. Yüzüncü yaş gününden bir hafta önce, bir biyoloji bilimsel dergisinde, bir makalesi ortalığı yine kasıp kavuruyor:
Evrimin yeni biçimleri kaynağını sosyal davranışlardan alıyor.
Yani, insanın fiziki olarak gelişmesinde, sosyal yaşamın, çevrenin rol oynadığını söylüyor. Bunu kanıtlıyor.
*
BİRKAÇ ay önce Mayr, 101 yaşında hayata veda ediyor. Derslerle dolu bir yaşam. Yüz yaşında hálá yaşama ve bilime büyük inatla asılmak. O enerjiyi taşımak. Yüz yaşında bile, herkesin dikkatini üzerine çekecek, herkes tarafından ciddiye alınacak polemiklerle bilim dünyasında fırtınalar yaratmak. Hiç durup dinlenmeden bilimsel hırsını törpülemek.
Bu adamlar onun için bu kadar büyük. Onun için bu adamların elleri öpülesi.