Paylaş
Hemen vurgulamak gerek. Erdoğan’ın Suriye’ye “artık vururum ha” tonundaki seslenişini Katar’a bağlı, Körfezin ünlü TV kanalı El Cezire ile birlikte Suudi Arabistan’a bağlı El Arabia canlı yayınlıyor. Bu iki kanalı Arap Dünyası yeteri kadar izliyor.
Dünkü Arap medyası ise, Erdoğan’ın bölge ile ilgili görüşlerine her zaman geniş yer verir ve büyütürken, dün düşük profilde yansıtıyor. Hele Suriye medyasında hiç yankı yok.
Suriye’yi anlamak mümkün. Tanrı bizi korusun, tam devlet tekelinde bir medya. Ama, Arap Dünyasına bakınca, Gazze hariç, Araplarda yansıtma tonunun düşük kalması düşündürücü. Biz kendi içine kapanmış, kendi dünyamızda top çevirirken, Arap Dünyasındaki değerlendirmeyi Dışişlerinin dikkatine bırakmak en iyisi.
Arap medyası düşük profilde veriyorsa, belli ki, hükümetleri de bize uzak bakıyor. Demek ki, Dışişlerinin Suriye politikasına Araplar katılmıyor. Tayyip Erdoğan onlara da fırça atar mı?
Sunni desteği
Suriye’de bazı siteler “Erdoğan klasik olarak bize tehdidini tekrarladı” havasında. Uçağımızın düşürülmesini resmi Suriye ağzından değerlendiriyor, Türkiye’nin tezlerini görmüyor. Normal.
Normal olmayan Arap Dünyası. Bir zamanlar ellerinde bayraklarla Erdoğan posterini taşıyan o Arap dünyası şimdi nerede? Şurada:
Türkiye ile Suriye arasında savaş çıkarsa, Ortadoğu halklarının önemli bölümü, bunu İslam kardeşliğine sıkılmış kurşun olarak görecek. Bölgede Türkiye’ye Sunniler destek veriyor. Onun dışındaki İslam Alemi Türkiye-Suriye gerginliğinden Türkiye’yi sorumlu tutuyor. Bir adım ötesi, Suriye’deki muhaliflere silahları Türkiye’nin sağladığına inanıyor.
Silah konusu bir yana, İslam Aleminin Türkiye’ye bu bakışını, bence Ankara çok iyi biliyor. Savaş çığırtkanlıklarına uzak duruşun arkasında biraz da bu kaygının rolü olduğunu sanıyorum.
Dini refleks
Buradan çıkan sonuç şu.
Türkiye’de aklı başında herkes nasıl savaş istemiyorsa, dini refleks nedeniyle Arap Halkları da bu savaşı istemiyor. Ortadoğu Halkları yıllardır savaşlardan bıkmış, yeni bir macera istemiyor.
Arap Dünyasındaki bu fotoğrafa Ankara’nın iyi bakmasını diliyorum. Yoksa, geriye sadece diziler kalacak ki, bir süre sonra onlar da vizyona giremeyecek.
Annan ve Rusya’dan İran’a davet
Bütünüyle Rusların organizasyonu. Hafta sonunda Cenevre’de, konu Suriye.
Bizim uçağın düşürülmesi öncesinde verilen bir karar var. Ruslar Suriye’yi konuşmak üzere pek çok ülkeyi Cenevre’ye davet ediyor. Suriye konusunda B.M. adına arabuluculuk yapan Kofi Annan da davetliler arasında. Kendisi davetli, ama Annan Rusya ile birlikte İran’ı da davet ediyor.
Katılacak olanlar arasında Amerika da var. Amerika İran’ı istemiyor, Rusya oralı olmuyor, İran’ı çağırıyor. Cenevre’de Suriye’yi kollayacak blok oluşturmak amacıyla.
Dünya sadece bizim gördüğümüz gibi, NATO ve AB’den ibaret değil. NATO ve AB, Suriye’ye bizim baktığımız gibi baktığı için, biz de sadece onları görüyoruz.
Pasaportta bir yıllık ihmal
Türkçe’de adına yonga deniyor, yaygın deyişle, çip.
Türkiye geçen yıl çağdaş bir adım atarak, çipli pasaport üretimine karar veriyor. Çiplerin üretim süresi teknik olarak en az üç ay, dolayısıyla elektronik pasaport kapakları üretmek zaman alıyor.
Çipli pasaport üretimi ve uluslararası ihalesine dönük geçen yıl dört, beş yazı yazıyorum. O yazılar şimdi ne yazık ki, doğrulanıyor. Yazık, çünkü:
“Kamu İhale Kurumu çipli pasaportla ilgili Fransız şirketiyle yapılan anlaşmayı, ürünü yetersiz bulduğu için iptal ediyor. Malezyalı bir firma aynı fiyatı sununca, muhtemelen yeni bir sözleşme imzalanacak, ancak bugüne kadar imzalanmış değil”.
Bu ihmalden pasaport almak isteyenlere kötü haber çıkıyor:
“Mayıs sonunda Darphane’de pasaport stoğu kalmadı. Darphane şu anda pasaport isteyen vatandaşlara pasaport teslim edecek durumda değil. Bunlar bilinmesine rağmen, ilk ihale 2011 Temmuz’unda ilan edildi, geçen Ekim’de iptal edildi”.
Darphane durumu görüyor, ihaleden ayrı, bir kaç firmadan doğrudan teklif istiyor. Temmuz’da teslim edebilmek için firmalar 8 Haziran’da teklife cevap veriyor, ancak Darphane’den geçen haftaya kadar yanıt yok. Şimdi elde verilecek pasaport da yok. Pasaport için en az üç ay beklemek gerek. Bir yurttaş, hakkının devlet tarafından ihlal edildiği gerekçesiyle, dava açsa, kazanması işten değil.
Öte yandan, ihalesi iptal edilen Fransız firması aynı dalda çalışan bir Türk firmasından hisse satın alıyor, ona ortak oluyor. Çipli pasaport macerası daha çok su kaldırır.
Paylaş