Paylaş
“2009’da ağır bir seçim yenilgisi aldık. Hemen arkasından kendimizi yenilemek için çalışmalara başladık”.
Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) yarın Berlin’de olağan kongresi toplanıyor. Kongre için hazırlanan davetiye, klasik bir davet mektubu değil. Gerçi koca bir kitap da değil ama, nelerin yapıldığını ve yapılacağını anlatan yirmi sayfalık bir broşür. Orada kongre programı da yer alıyor.
SPD son kongresini Dresden’de topluyor. Merkel’in yeniden Başbakan olduğu bugünkü koalisyona yol açan 2009 seçiminde SPD tarihsel yenilgiye uğruyor. Kendini toparlamak için hiç zaman kaybetmiyor. Broşürdeki bilgiye göre:
Seçim yenilgisinin nedenlerini araştırmak üzere, kendi içinde yoğun tartışma açıyor. Ayrıca, çıkar guruplarıyla, ve tek tek kişilerle görüşerek, nerede geri kaldıklarını saptamaya girişiyor.
TUZAK VE GAMMAZLAMA YOK
SPD bu alan çalışmaları sonunda yeni bilgi ve deneylere ulaştığını bildiriyor. Ve ekliyor:
“Biz kendimizi teoride ve pratikte yeniledik. Genel seçimlerde yeniden iktidar olmayı bekliyoruz. Çünkü, büyük bir memnuniyetle gördük ki, çalışmalarımız halk tarafından onaylanıyor. Bunun da göstergesi, eyalet seçimlerinde elde ettiğimiz başarılardır”.
Bu cümlelerden çıkartılacak ciddi
dersler var.
1-Seçim yenilgisi ardından hiç bir partili, diğerini suçlamıyor. Genel başkanı ya da parti yönetimini gammazlamak üzere, o televizyon senin, bu televizyon benim kanal kanal dolaşmıyor. “Ben değil, partim önemli” ilkesine sarılıyor.
2-Genel başkanın ayağını kaydırmak üzere şurada burada tuzak kurmayı aklından geçirmiyor.
3-Sorumluluğu SPD’nin tüm üyeleri paylaşıyor.
4-SPD’nin tüm üyeleri alan çalışmalarına katılıyor. Her çalışma sonrasında genel merkeze rapor sunuyor. Genel merkez okuyor ve sonuçlar çıkartıyor.
5-İlk seçimde yeniden iktidar olmak hırsı hepsini sarıyor.
6-Partide hiç bir çatlağa fırsat verilmiyor. Zaten kimse buna tevessül etmiyor.
OLAĞAN KONGRE
SPD yıllarca iktidar oluyor, yıllarca muhalefete düşüyor. İki önemli özelliği daha var.
Parti genel başkanı her zaman Başbakan adayı değil. Genel başkan ayrı, Başbakan adayı ayrı olabiliyor. SPD seçimi kaybetmişse, parti bir sonraki seçime yeni bir Başbakan adayı ile giriyor.
İkincisi, parti ikide bir, zırt pırt olağanüstü kongreye gitmiyor. Yenilgi ya da zafer partinin olağan kongresinde tartışılıyor.
Bütün bu özellikler nedeniyle, SPD kendini sürekli yenileyen Batı Avrupa partisi niteliğini taşıyor.
Genel başkan yardımcısı bir Türk
AYDAN Özoğuz siyasal bilimler ve İngiliz filolojisi mezunu, Hamburg milletvekili. Sosyal demokrat, SPD üyesi.
Ağabeyi Yavuz Özoğuz tam ters inanca sahip. Milli Görüşün sıkı elemanlarından. Almanya’da bu yönde faaliyet sürdürüyor, şeriata inanıyor. Ağabeyin düşünceleri elbette kız kardeşini bağlamıyor.
SPD’nin beş genel başkan yardımcısı var. SPD ilk kez bir yabancıyı genel başkan yardımcılığına seçecek, Aydan Özoğuz SPD tarihinde ilk yabancı genel başkan yardımcısı olacak.
Göçmenlere yüzde 15 temsil hakkı
ALMANYA’da yabancı düşmanlığı kadar yabancı dostluğu da var. Türklerle birlikte başka ülkelerden gelen göçmenler arasında bu çerçevede aktif politikaya girenler var.
SPD Almanya’da yaşayan göçmenleri dikkate alarak ilk kez farklı bir uygulamaya yöneliyor. Partide göçmenlerin yüzde 15 oranında temsil edilmesine karar veriliyor. Yarın başlayacak kongrede tüzüğün bu yönde değiştirilmesi bekleniyor.
Ayrıca, partinin yenilenmesi amacıyla, partiye üyeliğin kolay hale getirilmesi gündemde. Parti kadrolarının canlandırılması düşüncesiyle.
Silahların yüzde 85’i kayıt dışı
LİBYALI saldırganın İstanbul’da ölümcül marifeti silahla ilgili bizim marifetlerimizi yeniden ortaya döküyor.
Geçen yıl Meclis’te silahla ilgili yasa tasarısı görüşülürken, Emniyet Genel Müdürlüğünden bilgi isteniyor. En çarpıcı bilgilerden biri şu:
“Türkiye’de silahların yüzde 85’i kayıt dışı. Her yedi silahtan ancak biri kayıtlı. Kayıt dışı silah sayısı ise, on milyonu buluyor”.
Silah satın almak için altı hekimden oluşan sağlık heyeti raporu, adli sicil zorunluğu, v.s. hikaye. Piyasada şakır şakır silah satılıyor ve bunları kim, ne zaman, ne kadar satın alıyor, belli değil.
Türk silah sektörü Avrupa’da silah pazarında söz sahibi olmak istiyor. Yabancıların silah satın alması onun için kolay. Pasaportunu gösteriyor, silahı satın alıyor. Hükümetler de buna göz yumuyor.
Asıl mesele kayıt dışı olan o yüzde 85’te. Kimin silahı, kimin cebinde belli değil. Kurşunla yatıyoruz, barut üstünde tesadüfen yaşıyoruz.
Paylaş