Uludere korucuları

34 yurttaşımızın öldürüldüğü Uludere faciasından altı ay önce 1 Haziran 2011’de Öcalan avukatlarla görüşüyor.

Haberin Devamı

Görüşme sonrasında avukatlar “Görüşme Notları” düzenliyor. O notlar ve o görüşme KCK İddianamesinin 293. sayfasına şöyle geçiyor:

Avukatlar: “Bölgede DTK ve BDP öncülüğünde gerçekleştirilen girişimler sonucunda korucularla gerçekleştirilen ilişkilenmeden sonuçlar alınmakta. Korucuların bu bağlamda operasyonlara gitmeme eğilimi yüksek, pasif konumdalar. Özellikle Uludere’de olumlu gelişmeler mevcut ve buna bağlı olarak diğer yerlerde de olumlu sonuçlar alınmakta”.
Çok açık. Korucular askeri operasyonlara katılmak istemiyor. Uludere görüşme notlarında özellikle vurgulanıyor. Savcılık bu notları KCK iddianamesine dahil ediyor.

KORUCULARLA GÖRÜŞME

Korucuların pasif tutumuna ilişkin avukatların verdiği bilgiyi Öcalan şöyle değerlendiriyor, yine iddianame sayfa 293’ten aktarıyorum.

Öcalan: “Tamam, anladım. Zaten bu savaştan en çok korucular etkilenmektedir. Savaş olması durumunda en çok zarar görecek olan onlar, öne sürülenler de onlardır. Onlar üzerinden savaş yürütülmekte. Onlarla görüşmeler devam edebilir, onlara çağrılar yapılabilir”.

Bu görüşmeden iddianame şu sonuca varıyor:

Öcalan’ın korucularla görüşülerek onların örgüte karşı silah bırakmaları konusunda talimat verdiği anlaşılmıştır”.

Genel olarak bütün korucularla, iddianameye göre, avukatlar “özellikle Uludere’deki korucular” diye vurguda bulunuyor.

ALTI AY SONRA

Haziran’da belli ki, korucularla ilgili bir sorun var. Öcalan’dan onlara talimat gidiyor, askeri operasyonlara katılmama çağrısı. Aradan altı ay geçiyor. Uludere’de
34 insanımız öldürülüyor.

Önceki gün Uludere faciasını araştıran Meclis İnsan Hakları Komisyonuna bağlı Uludere Komisyonu “komisyona havale” mantığı ile hiç bir sonuca ulaşamıyor.
AKP’li başkan, “biz sorumlu tayin edemeyiz, burası soruşturma değil, araştırma komisyonu, biz ancak askeri, idari, istihbarat zafiyetine dikkat çekeriz, aralarındaki koordinasyon eksikliğini vurgularız” diyor ve işin içinden sıyrılmaya çalışıyor.

KOMİSYON GÜÜÜM

Bu sözlere CHP’li Levent Gök şiddetle itiraz ediyor, “zaten başından beri dosyayı kapatmak için çaba harcadınız, şimdi bunu yapıyorsunuz”.

Uludere Komisyonu kurulduğunda AKP halka söz veriyor, “sorumlular bulunacak”. Levent Gök bu sözü de hatırlatıyor, ama hiç bir şey değişmiyor. On aylık komisyon çalışması ham hum şaralom, hooop güüüm.

Komisyon madem “araştırıyor”, KCK iddianamesinde belirtilen Uludere korucularının askeri operasyonlara gitmeme kararını araştırıyor mu? Korucular
gerçekten gitmemiş ise, bunun nedeni ve sonuçları inceleniyor mu? Daha pek çok soru yanında, asıl iki temel soru:

Uludere’de bombalamanın gerçek sebebi neden ortaya çıkmıyor? Sorumlular neden sır perdesine bürünüyor?

Ve çok başka bir soru. Meclis komisyonlarının bu biçimde hiç bir sonuç elde etmeden dağılmaları bu komisyonlara, hatta Meclise duyulan güveni sarsmıyor mu?

Haberin Devamı

TÜBİTAK skandalı

Haberin Devamı

Oda TV davasında mahkeme TÜBİTAK’tan bilirkişi istiyor. Ortada bir bilirkişi geldi, bilirkişi gitti, o bilirkişi olmaz, bu bilirkişi olur trafiği var.

Bu trafik neden bu kadar uzun zaman alıyor? TÜBİTAK’ta çalışma yöntemi hep böyle ağır aksak mı yoksa ne?

Bu bir yana, bilirkişiler CD’leri inceleyecek, virüs var mı, yok mu, varsa bu virüsleri kim depoladı, sanıklar mı, yoksa dışarıdan birileri mi gibi, daha önce
Amerika’da tespit edilen gerçeğe bir de onlar bakacak.

Bu bilirkişi karmaşası içinde değerli meslektaşımız Soner Yalçın ile birlikte Yalçın Küçük dahil, insanlar aylardır tutuklu. Herkes TÜBİTAK’tan CD raporu
bekliyor. Raporun içeriği bir yana, asıl skandalı TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunışık patlatıyor:

Raporun TÜBİTAK’la ilgisi yok. Mahkeme bizden bilirkişi istedi, önerdiklerimizden üç kişiyi seçti, rapor onların, bizi bağlamaz”.

Bu durumda, aylardır TÜBİTAK’tan beklenen rapor, aslında TÜBİTAK’a ait değil. Tam skandal. Raporun geçersiz olması gerek.

Bugün Oda TV duruşması var. Mahkeme bugün ne karar verecek?

Yazarın Tüm Yazıları