G-8 Zirvesinde, bir hafta önce Amerika’da, Türkiye’ye dönük olarak ne konuşuluyor?.. Başbakan Erdoğan’a, Hollanda’da bir fırsatta yönelttiğim soruya aldığım yanıt:
‘Türkiye-AB ilişkileri... Hepsi de, bizi destekliyor!..’
Şu sırada en çok sorun yaratan Fransa. Ancak, Paris’in de, bir biçimde ikna edilme çizgisine yaklaştığını söylemek mümkün.
DEĞİŞEN SÖYLEM
Başbakan Erdoğan söylem değiştiriyor. AB ile ilgili olarak, artık ‘tarih verecekler’ demiyor. Çünkü, bu deyim yanlış!.. Hollanda gezisinde dikkat ediyorum, tarih vermek deyiminin yerine, görüşmelere başlama kararı, deyimini kullanıyor. Gerçekten de, bu yılın aralık ayında, AB bize tarih vermiyor. AB bizimle görüşmelere başlama kararı alıyor. AB tarihi zaten vermiş!..
Bu küçük, teknik yanlışa, ben de dahil, hepimiz düşüyoruz. Yanlış şimdi düzeliyor.
MAYIS-HAZİRAN
G-8’deki hava, farklı itiraz ve çekincelere rağmen, yavaş yavaş AB’yi sarıyor.
Tarih ya da görüşmelere başlama kararı...
Tersi, sürpriz olur!.. Evet, ufukta görünüyor!.. Evet, AB’nin aralık ayında görüşmelere başlama kararını bize bildirme olasılığı çok yüksek. 2005 Mayıs-Haziran gibi. Ama, hayat yine de o kadar kolay değil. Aşılması gereken ilk engel, ekim başında yayınlanacak rapor. Demokratikleşme kriterleri ve bunların uygulanmasına dönük rapor. Türkiye üzerine düşen her şeyi yapıyor. Şimdi, sıra AB’de!..
BİR ADIM ÖTESİ
Brüksel görüşmelerinde, Erdoğan bir başka noktanın altını çiziyor:
‘Kaldı ki, görüşmelere geçildikten sonra, bize, şu tarihte tam üye olabilirsiniz, demek doğru olmaz. Yani, önümüze yeni bir mesafe koymak yanlış. O görüşme sürecinde, Türkiye AB’nin siyasal ve ekonomik ölçülerini ne kadar yerine getirmiş?.. Tam üyeliğe, buna bakarak karar vermek gerek.’
Çünkü, AB içinde irili ufaklı devletler 2010-2012-2013 yıllarını dile getiriyor. Tam üyelik tarihi olarak. Kim bilir, belki de, daha önce!..
NATO-AB takası
BUGÜN hem AB, hem NATO üyesi olan devlet sayısı çok fazla.
Tersinden söylemek daha iyi. AB’nin 25 üyesi içinde, Letonya, Estonya, Litvanya, Malta, İrlanda ve Güney Kıbrıs hariç, diğerleri aynı zamanda NATO üyesi. 25’te 19!.. Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Slovakya gibi ülkeler, geçmiş yıllarda NATO’ya adım atarken, onların üyelikleri için, Türkiye’nin de görüşü alınıyor. İster istemez alınıyor, çünkü karar için oybirliği gerekiyor. O yıllarda, bugünün AB üyesi olmuş bu ülkeleri, Türkiye’ye söz veriyor: ‘Siz bizim NATO üyeliğimizi destekleyin, zamanı gelince, biz de sizin AB üyeliğinizi destekleriz!..’
O ülkeler için, verdikleri sözü şimdi tutma zamanı!.. On gün sonra, İstanbul’da NATO Zirvesi var. NATO Zirvesi, NATO ile birlikte, ilk kez bol bol AB’nin konuşulacağı bir zirve olmaya aday görünüyor.
AB ve PKK komplosu
PKK terörünün yeniden uç vermeye başlaması, yeni bir komplo teorisini de beraberinde getiriyor:
‘Terör yeniden artacak, Türkiye sert önlemlere başvuracak, örneğin yeniden Olağanüstü Hal ilanı gibi, bu da AB’nin tepkisini çekecek ve görüşmelere başlama kararı yine ertelenecek!..’
Bu komploya bel bağlayan bazı geri zekalılar ile DEHAP içinde yuvalanan belli bir kesim avuçlarını yalasın!..
Türkiye, kendi iç sorunlarını, her şeye rağmen, demokratik yollarla aşmaya kararlı!..