Paylaş
Üçüncü bir uyarı daha gelince, RTÜK’ün önerisiyle hükümet TRT Genel Müdürü Tayfun Akgüner’i görevden alıyor, 1996 Eylül. Görevden alan Refahyol hükümeti, Başbakan Erbakan. Erbakan bunlardan daha adil, TRT’nin tarafsızlığına daha çok dikkat ediyor.
Uyarı gerekçeleri günümüz açısından akla bile gelmez. İlk uyarı gerekçesi, o sırada iktidar ortağı olan “DYP’nin Meclis dışı toplantısını yayınlamak”. Ohooo, bugün hangi Meclis dışı, Hazret nereye adım atsa, nerede bir çift laf etse, anında canlı yayında.
İkinci uyarı gerekçesi bugün daha komik. “Başbakan Erbakan Ulusa Sesleniş konuşmasında siyasi partiler arasında eşitliğe özen göstermiyor, TRT bunu yayınlıyor”. Bugün hangi parti, ne özeni, Hazret her ağzını açtığında, muhalefeti yerden yere vuruyor, hem de ne üslupla. Bu küçük örnek bile, 1996-2014 demokraside geldiğimiz yerin aynası. Devletin iktidar partisine dönüşmesinin küçük bir örneği.
SÜRELER KOMİK
Bugün cumhurbaşkanı seçimi var, TRT’nin adaylara tanıdığı süreye bakın, Selahattin Demirtaş’ın YSK’ya itiraz başvurusundan aktarıyorum:
TRT Türk: Erdoğan 305, İhsanoğlu ve Demirtaş 0 dakika.
TRT 1: Erdoğan 24, İhsanoğlu 2 dakika 5 saniye, Demirtaş 0 dakika.
TRT Haber: Erdoğan 204, İhsanoğlu 1 dakika 20 saniye, Demirtaş 45 saniye (taziye haberi).
Erdoğan’a ayırdığı toplam süre dokuz saate yakın. Çoğunda normal yayın akışı kesiliyor, canlı bağlantıya geçiliyor.
TRT ile ilgili eleştiriler karşısında, TRT’den sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç harikalar yaratıyor: “Sen kimsin, o kim, eşitlik yok, adalet olacak.” Hangi adalet? Arınç hukukçu, adaletin anlamını bilen biri.
Arınç TRT’yi savunurken, “veriyoruz, yayınlıyoruz” gibi ifadeler kullanıyor, sanki TRT Genel Müdürü, TRT ile o kadar içli dışlı, haksız da sayılmaz. TRT emre amade.
BİZİM PARAMIZLA
TRT parayı asıl iki kaynaktan sağlıyor. Bugünkü bütçesi 1.5 trilyon lira. Bunun yüzde 51’i bizim ödediğimiz elektrik faturalarının payı, yüzde 36’sı bizim satın aldığımız radyo, TV ve videoların bandrolünden aldığı pay. Bütçesinin yüzde 87’si bizim paramız. Bizim paramızla iktidar davulu çalıyor.
Hepimizden para topluyor, ama hepimize değil, Türkiye’nin yarısına hizmet veriyor, sadece AKP’ye çalışıyor. Demokrasiye, tarafsızlığa aykırı demek bile komik, bu otoriter tutuma son vermek üzere, daha bir ay önce CHP’li Sezgin Tanrıkulu, Veli Ağbaba, Özgür Özel TRT’nin gelirleri ile ilgili kuralların değiştirilmesini öngören yasa önerisi veriyor.
Öneriyi kim dinler, Hazret çekmiş dokuz saati, o da şimdilik, diğer iki adayın toplamı dört dakika on saniye, reklamlarda kendisini şimdiden cumhurbaşkanı ilan ediyor. Eşitsiz demek yetmez, çok net, demokratik olmayan bir seçim.
Günün birinde “Erbakan demokrattı” diyeceğimiz kimin aklına gelirdi.
Arınç bir yok, bir var
8 Kasım 2013, yaptığı bir açıklamaya Tayyip Erdoğan’ın karşı çıkması ve pek hoş olmayan üslupla eleştirmesi üzerine Bülent Arınç:
“Ben bu işte yokum, dönem bittikten sonra kenara çekilip sade bir hayat süreceğim. Kimse beni başka hesaplar içinde görmesin, kimse bana güvenip siyaseti yönlendirmeye çalışmasın.” 5 Ağustos 2014, Erdoğan cumhurbaşkanı seçilirse, başbakanın kim olabileceği sorusuna Bülent Arınç: “Başbakanlığı benden daha iyi yapacak olanların mevcut olduğunu söylerim, ama görev olarak üzerimde kalırsa, buna kimse itiraz etmez.”
Arınç “hizmet için, görev için var”, yoksa başka amacı yok.
Paylaş