Stalin’in son hamlesi John Wayne suikastı

Diktatörlerin sinemaya özel merakı var. Belki de, gerçeklerden kaçmanın yollarından biri.

Hitler’den Rıza Pehlevi’ye, Batista’dan Ziya Ül-Hak’a kadar, değişik coğrafyada ve değişik zamanda halklarına kök söktürenler, sinema meraklısı. Stalin’in sinema merakı da çok ünlü. Hem kızı Svetlana’nın anılarında yer alıyor, hem de günü geldikçe birer birer açılan Sovyetler Birliği Komünist Partisi arşivlerinde. Şimdi o arşivi okuyorum. Dönemin sırları tek tek dökülürken, tarihin galerisinde geziyorum.

"Yoldaş Bolşakov, bu akşam bize hangi filmi gösteriyorsunuz?"

Moskova’da her yerin karanlığa gömüldüğü gece yarılarında, ışıklar sadece Kremlin’in bir bölümünde yanıyor. Stalin, proletaryanın mutluluğu için kendini heba ediyor. Onun çalışma masasındaki ışık, gecenin geç saatlerine kadar yanıyor.

30, 40 ve 50’li yıllarda Rus Halkı’nın büyük çoğunluğu böyle düşünüyor. Oysa, Kremlin’deki ışık, oradaki sinemanın projektörü ve devamındaki lambalar.

*

Diktatörlerin sinemaya özel merakı var. Belki de, gerçeklerden kaçmanın yollarından biri. Hitler’den Rıza Pehlevi’ye, Batista’dan Ziya Ül-Hak’a kadar, değişik coğrafyada ve değişik zamanda halklarına kök söktürenler, sinema meraklısı.

Stalin’in sinema merakı da çok ünlü. Hem kızı Svetlana’nın anılarında yer alıyor, hem de günü geldikçe birer birer açılan Sovyetler Birliği Komünist Partisi arşivlerinde. Şimdi o arşivi okuyorum. Dönemin sırları tek tek dökülürken, tarihin galerisinde geziyorum.

*

Stalin’deki sinema merakı, zaman zaman yeni bir hiddet ve şiddetin tohumu, zaman zaman insanı düşündüren politik güldürü.

Örneğin, Svetlana o uzun sinema gecelerinde sık sık gördüğü yönetmen Aleksi Kapler’e aşık oluyor. Dünyaya hükmeden liderin kızı, şu sefil yönetmenle mi kırıştırıyor? Aşkın faturasını Kapler daha kötü ödüyor. Sürgüne gönderiliyor. Svetlana’nın gözyaşları babasını imana getirmiyor.

İkinci Dünya Savaşı sona ererken, Ruslar Berlin’i ele geçirince, Stalin’in verdiği ilk emirlerden biri, Hitler’in film arşivini Moskova’ya taşımak. Naziler’in propaganda bakanı Goebbels, 50. doğum gününde Hitler’e 120 filmden oluşan bir set armağan ediyor. Savaşın sonlarına doğru, her cephede yenilgiye uğradıkça, Hitler gerçeği unutmak için, sığınağı Obersalzberg’de yaptırdığı beyaz perdeye kaçıyor.

*

Kremlin’de demirbaş film dörtlüsü var. Stalin’in yanı sıra, ellerini her gün kana bulayan KGB Şefi Beria, Dışişleri Bakanı Molotov ve sosyalist kültürü yeniden yapılandırmakla yükümlü Şdanov. Svetlana çoğunlukla beşinci.

Film gecelerindeki dedikoduları, Stalin Yalta Konferansı’na bile taşıyor. Şubat 1945’te Roosevelt, Churchill ve Stalin dünyayı nasıl paylaşacaklarını konuşurken, Stalin Yalta’da Churchill’e şu espriyi yapıyor: "Gangster filmlerini seyrettikçe, bizim Molotov’un Chicago’da iyi bir çete reisi olabileceğini düşünüyorum, ona çok yakışıyor." Çete reisliğine yakıştırdığı, kendi eliyle getirdiği Dışişleri Bakanı.

*

Yüzlerce aktris ve aktör arasında Stalin’in ilgisini çeken beş aktör var. Charlie Chaplin, Clark Gable, Spencer Tracy, Johnny Weismüller ve John Wayne. Kremlin’de filmden sorumlu Yoldaş Bolşakov’dan en çok onların filmlerini göstermesini istiyor. Tarzan’dan dramalara, Westernlerden komedilere uzanan karmaşık bir ilgi.

Western filmlerini kaçırmadığı John Wayne, buna rağmen, Stalin için nefret küpü. Hem filmini izliyor, hem ona etmediği küfrü bırakmıyor. Çünkü, Stalin’e göre, Western filmleri komünist ideolojiyi yaralıyor. John Wayne, bu nedenle onun en çok hışmına uğrayan aktör.

Küfür Kremlin’de kalmıyor. Stalin iki KGB ajanını özel misyonla Hollywood’a gönderiyor. Onların görevi John Wayne’i öldürmek. Bu antikomünist aktörü yok etmek.

Ajanlar Hollywood’da John Wayne’nin peşine düşüyor. Gündüzleri hangi film setinde, geceleri hangi lokantada ve barda, her şey tespit ediliyor.

Artık cinayet planı olgunlaşıp tetiğe basma günü yaklaştığında, dünyayı yerinden oynatan bir başka ölüm haberi geliyor. Yine bir sinema seansından sonra, Stalin geçirdiği kalp kriziyle hayata veda ediyor.

Gerisini Stalin’den sonra iktidarı devralan ve SBKP’nin 20. Kongresi’nde Stalin’i yerden yere vuran Kruşçev anlatıyor:

"Bu cinayet planı, Stalin’in çılgınlıklarından biriydi. Stalin ölünce, iki KGB ajanına Moskova’dan yeni bir emir gitti. John Wayne’i öldürme kararı kaldırıldı."

Birinin ölümü, diğerinin hayatını uzatıyor.

O iki KGB ajanı bir daha Moskova’ya dönmüyor. İkisi de, CIA’ya giriyor. Ajanlıksa ajanlık. KGB ya da CIA, pek fark etmiyor.
Yazarın Tüm Yazıları