Paylaş
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda CHP’li Atilla Kart önceki gün bunu şöyle dile getiriyor:
“Biz burada bir anayasa taslağı üzerinde çalışıyoruz, ama iktidar İmralı görüşmelerinde anayasa üzerinde görüş alışverişinde bulunuyor. Bu olmaz, bize bilgi vermeniz gerekir”.
Bu sözlere iki itiraz geliyor. Biri BDP üyelerinden:
“Görüşmeler silahların susturulmasına yöneliktir, yeni anayasa ile ilgisi yok”.
İkinci itiraz AKP’li üye Mehmet Ali Şahin’den geliyor:
“Anayasa sadece burada görüşülüyor, başka yerde değil”.
YARGI-YÜRÜRLÜK
CHP’li üyeler ikna olmuyor. Bununla birlikte, anayasa çalışmalarının ilerlemesi için AKP öneride bulunuyor. “Anayasanın yargı ile ilgili maddelerini görüşelim”.
Bu kez itiraz CHP’li üyelerden:
“Yargıya geçmeden önce, yürürlük maddelerini bitirelim”.
Çünkü, AKP yargı maddelerini “başkanlık sistemi” düşüncesine göre tasarlamış durumda. Yürürlük maddeleri de yine öyle. AKP’nin hedefinde başkanlık sistemi var.
Yürürlük ve yargı birbirini tamamlıyor, birini çözmeden ötekine geçmek anlamlı değil.
SAFLAR NETLEŞTİ
Yürürlük bölümünü görüşme önerisini BDP hemen kabul ediyor: “Başkanlığı ele alalım”. AKP doğrultusunda, BDP başkanlığı destekliyor.
CHP ve MHP ise, “Hayır” diyor. Bu durumda hem yargı, hem yürütme maddeleri kilitleniyor. Aslında yeni anayasa taslağı kilitleniyor.
AKP ve BDP siyasal rejimi kökten değiştirecek olan başkanlık sistemi düşüncesinde. CHP ve MHP ise Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana geçerli olan parlamenter sistemden yana. CHP ve MHP “başkanlık ile birlikte Türkiye’de dikta yönetimine geçileceği” inancında.
Buna rağmen, kilidin çözülme arayışı sürüyor. Uzlaşma Komisyonu bugün Meclis Başkanı Cemil Çiçek ile bir araya geliyor.
Açılması çok güç bir kilit. Çünkü taraflar pozisyonlarını koruyor. Yeni rejimin adı bu kilidin içinde.
Üniversitelerde soruşturma yağmuru
1- Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden Beyza Üstün hidroelektrik santrallara karşı konuşmalar yapınca, hakkında soruşturma açılıyor. Soruşturma bir devlet kurumunun şikâyeti üzerine, bakanlık talimatıyla açılıyor.
Bir öğretim üyesi akademik düşüncesini dile getiriyor. O görüş doğru ya da yanlış olabilir, soruşturma neden? Eğer HES’leri savunsaydı,
yine soruşturma
açılacak mıydı?
2- İstanbul Üniversitesi’nde 60 öğrenci hakkında soruşturma açılıyor. YÖK ün hazırladığı yasa tasarısını açık havada izinsiz tartıştıkları için.
İlginç olan, Rektör Yunus Söylet bu soruşturmadan rahatsız. Çünkü, öğrencilerin tartışması ifade özgürlüğü kapsamında. Çimenler ezilmemiş, camlar kırılmamış, sadece görüş açıklanmış, ama yine de soruşturma.
3- Ordu Üniversitesi’nde de öğretim üyeleri, çalışanlar ve öğrenciler hakkında çeşitli soruşturmalar var.
Baskı ve soruşturmalar karşısında öğretim üyeleriyle eğitim sendikalarından oluşan “Üniversite Dayanışma Platformu” devreye giriyor, üniversiteleri ziyaret ediyor. Örneğin, platform önümüzdeki pazartesi Ordu Üniversitesi’ne gidiyor.
Türkiye’de ifade özgürlüğünün üniversitelere yansımış halinden örnekler.
Paylaş