TELEFONDA İstanbul Valisi Muammer Güler sıkıntılı ve halinden şikayetçi bir edayla:
"Meslek hayatımın iki çok acı günü var, İstanbul’daki iki tane 1 Mayıs. Ayrıca, Prof. Dr. Gençay Gürsoy’un gözaltına alınması tam bir komedi."
Sadece komedi değil. Sistemin işleyişi açısından facia.
Komedi, çünkü Gürsoy, yakalama emrinde İstanbul Tıp Fakültesinde kayıt memuru olarak görünüyor. Vali Güler, "polis oraya gitti, ama emekli olduğu söylenmiş" diyor. Komedinin ilk perdesi.
HANİ E-DEVLET
Böyle komedilerle Türkiye’de adam asmak bile mümkün. Facia da, orada.
Ana, baba adı, doğum yeri ve tarihi, TC kimlik numarası, nüfusa kayıtlı olduğu yerler hepsi doğru, Gürsoy’a ait, ancak mesleği farklı. Yani, aranan Gençay Gürsoy’un Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy olduğunu polis bilmiyor. Polis kimi aradığını bilmiyor.
Bu bilmezlik, facianın ikinci perdesi. Türkiye’de hiç kimsenin güvencesi yok. İnsanın başına her an, her şey gelebiliyor. Üstelik, mahkeme kararı ve polis uygulamasıyla. Dramlar insanların başına böyle geliyor. Ya da Aziz Nesin usulü güler misin, ağlar mısın, halleri.
Hani e-devlet ve de TC kimlik numarası? Var, ama işler yine de karışık.
BASIN YASASI
Faciada üçüncü perde, doğrudan Basın Yasası.
Gürsoy’un gözaltına alınma nedeni, yakalama emrinde yazıyor. Basın Yasası 18/1, düzeltme ve cevabın yayınlanmaması. Bir dergideki yazıdan dolayı birileri düzeltme yolluyor. Ne yazısı, ne düzeltmesi, Gürsoy’un ilgisi yok. O düzeltme yayınlanmıyor. Ne yayınlanmaması, Gürsoy’un ilgisi yok. Ama, gözaltına alınıyor. Sistemin felç olmuş hali. Pratiğin sefaleti ya da sefaletin pratiği.
Ancak, işin özü başka. Çok özgürlükçü AKP’nin çıkardığı Basın Yasası. O yasaya göre, bir yazıya düzeltme hakim kararına dönüşürse, onu yayınlamayana hapis cezası var. Başka hangi AB ülkesinde böyle bir Basın Yasası var? Var, ama o da AB ülkesi değil, Rusya’da.
Ya gece yarısı gözaltı? Vali Güler:
"Savcılık talimatıyla yapıldı, ama ifade için saat daha makul olabilir."
Bu kaçıncı? Her sefer, olay yaşanıyor, olup bitiyor, arkasından "daha makul olabilirdi".
SORUŞTURMA
Vali "yılda 225 bin yakalama emri akışı var, yanlışlıklar olabilir" diye yönetimi savunurken, ben bir başka yanlışlığa dikkat çekiyorum.
Yere düşen kadına tekme atan polis? Vali, "hakkında idari ve cezai soruşturma açıldı".
Gazeteci kolu kıran polis? Vali, "hakkında idari ve cezai soruşturma açıldı".
Takımları lehinde tezahürat yapan çocuklara biber gazı sıkan polis? Vali, "hakkında idari ve cezai soruşturma açıldı."
Soruşturma sonuçlarını beklemek hepimizin hakkı. Umarım, Vali Bey bunları bizlerle paylaşır.
Bakanı Beşir Atalay ne iş yapıyor? Orada soruşturma, burada yanlışlık, bunları bizler gibi seyretmekle mi yetiniyor, yoksa siyasal sorumluluk gereği, "ben bu işi beceremiyorum" diyor mu?
Ya da Beşir Atalay gerçekten ve hálá bakan mı?
SON DAKİKA NOTU: Çocuklara biber gazı sıkan polis memuru (dünkü yazıda sözünü ettiğim) görevden alınıyor... Emniyet yetkilileri dün öğleden sonra beni arıyor ve bu bilgiyi veriyor.