"Öymen komutanlarla gizlice görüştü, CHP Parti Meclisi eski üyesi Haluk Özdalga, Baykal’ın Onur Öymen’i gizlice kuvvet komutanlarına göndererek, askerin müdahalesini tahrik ettiğini söyledi."
AKP’nin yayın organı Yeni Şafak’ta dün bu manşeti görünce, müthiş üzülüyorum. Gazete, CHP’den istifa ederek, "AKP yönetimiyle görüşmeler yaptığını" söyleyen anlı şanlı solculardan Haluk Özdalga ile röportaj yapıyor. Bir ara Ecevit’le de sıkı ilişkide olan Özdalga, CHP’ye ve Baykal’a söylemediğini bırakmıyor.
CHP ve Baykal’ı eleştirmeyen yok. O eleştirilerin yüzde 99.9’u haklı. Ancak, Özdalga’nın tutumu beni yadırgatıyor.
KAMP DEĞİŞTİRMEK
Siyasal kamp değiştirmek o kadar kolay değil.
Bir gün önce buradasın, ertesi gün çok başka bir yerde. Toplumun inançlarını, değer yargılarını sarsan bir olay. Gidenlerin ve gittikleri yerde onları kabul edenlerin içlerine sindirmeleri biraz zor.
Bu seçimde bu zorluklar çok yaşanıyor. Sağdan sola, soldan sağa, dudak ısırtan devşirmeler epey fazla. Ancak, kendilerini yeniden tanımlayan insanların dikkat etmeleri gereken incelikler var.
TUZAK VE AHLAK
Örneğin, yeni kampta kullanılma tuzağı.
Yeni Şafak dün Özdalga’yı fena halde kullanıyor. Özdalga’nın sözleri üzerinden, CHP’ye, Baykal’a ve Öymen’e ağır suçlamalarda bulunuyor. Bunlar, CHP’nin bürokratik devletçi yapısına yönelik eleştirileri aşan suçlamalar.
AKP’nin yayın organı, Özdalga’yı ketempereye getiriyor.
Ancak, ikinci olay, daha dehşet verici. Siyasal ahlakla bağdaşmayan bir tutum.
Diyelim ki, Onur Öymen komutanlarla gerçekten gizlice buluşuyor. Bunu Özdalga nereden biliyor? Parti içinde olduğu için.
Şimdi AKP’ye geçmesi söz konusu olunca, eğer Öymen’in buluşması gerçek ise, AKP’nin yayın organında, nefes nefese, bunu açıklaması siyasal ahlaka sığıyor mu?
Hep nefret ettiğim şey. Adam bir firmada çalışıyor, şu oluyor, bu oluyor, rakip firmaya geçiyor. Geçtiği anda, eski firmasına, en çok o küfür etmeye başlıyor. Orada iken, konumu gereği, sahip olduğu bilgileri, yer değiştirdiğinde pazara çıkartıyor.
Bu ne yazık ki, Türkiye’nin hastalığı. Özel sektörde, basında ve hatta devletin kendi kurumları arasında yer değişikliklerde, bu çarpıklık hep var.
Bir parantez açmak gerek. Bu satırları yazarken, CHP’nin komutanlarla gizlice görüşmüş olduğunu, eğer görüşmüşse, elbette onaylamıyorum. Bu ayrı.
Jandarma temsilcisi ava çıktı
AŞIRI kuraklık nedeniyle iyiden iyiye azalan av hayvanları şimdi yeni bir tehlike ile karşı karşıya.
Haftalık üç günlük av süresi, dört güne çıkartılıyor. Ayrıca, günlük av miktarı iki katına yükseltiliyor. Geçen hafta toplanan Merkez Av Komisyonu bu kararı alıyor.
Kararda etkili olan, Jandarma Genel Komutanlığı temsilcisi. Sanıyorum, rütbesi yüzbaşı, onun kullandığı oyla, komisyondaki 10-10 dengesi bozuluyor ve avlanma günü artıyor.
Ancak, bu arada garip bir şey oluyor. Jandarma Genel Komutanlığı, temsilcinin kullandığı oyu geri alıyor. Yani, avcılık haftada dört değil, üç gün.
Temsilci,"kullandığı oyun kendi kişisel düşüncesi" olduğunu savunuyor. Oysa, böyle bir hakkı yok. Hukuken geçerli olan, temsil ettiği kurumun görüşü doğrultusunda oy kullanmak.
Av ve Yaban Hayatı Koruma Vakfı üç gün önce Orman Bakanı Osman Pepe’yebir yazı yazarak, Jandarma Genel Komutanlığı’nın görüşü doğrultusunda, kararın değiştirilmesini istiyor.
Doğada dengeyi bozan, dört günlük av kararının değişmesi için, Pepe’nin Merkez Av Komisyonu’nu yeniden toplantıya çağırması gerek.