DRAMATİK davanın renkli konuşmasını, sanık sandalyesinde oturanlardan Yalçın Küçük yapıyor. Avukatlar dışında, zaten tek konuşma Yalçın Küçük’e ait, yargıçlara hitaben:
“Ben sizi de eğiteceğim. Benim mahkemelerde her konuşmam bir eğitimdir. Faydalanmanızı öneririm. Beni daha önce yargılayan hakimler faydalandı ve yükseldi, Yargıtay üyesi oldu. Bu dava Şık ve Şener davası değildir, bu beni rencide eder”. Dava her ne kadar Odatv davası ise de, her ne kadar “Şık ve Şener davası” değilse de, basın özgürlüğü tartışmaları açısından, gazetecilerin yargılandığı bir dava. Yurt dışından bu davaya gösterilen ilgi bunu kanıtlıyor. Uluslararası basın örgütlerinin Odatv davasını başından beri izlemeleri, önceki gün duruşmaya katılmaları, avukatlarla görüşmeleri basın özgürlüğüne verdikleri önemi gösteriyor. ONLARIN GÖRÜŞÜ
-”Burada düşünceler yargılanıyor”. -”Tutukluluk süresi çoktan cezaya dönüşmüş, burada yargılananlar önce ceza almış, yargılamaya sıra şimdi gelmiş”. -”Adil yargılama kurallarının geçerli olması gerekir”. Bu sözler Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen uluslararası sivil toplum temsilcileri ile yine yabancı gazetecilere ait. Duruşma salonunun önünde söyleniyor. Türkiye’yi dışarıdan ama yakından izleyenlerin değerlendirmesinden ayrı olarak, duruşmayla ilgili bazı ayrıntıların altını çizmek gerek. Dokuz ay sonraki ilk duruşmada iddianame okunamıyor, sanıkların kimlik tespiti yapılamıyor, çünkü reddi hakim istemi öne çıkıyor. Mahkeme, karara bağlamak üzere, bu istemi bir üst mahkemeye gönderiyor. Üst mahkeme kararı belki önümüzdeki hafta, ama en geç bir ay içinde verecek. TUTUKLULUK HALİ
Herkesin merak ettiği asıl konu, tutuklu olanların tahliyesi. Mahkeme buna karar vermiyor, reddi hakim isteminin netleşmesi sonrasında ele alacağını belirtiyor. Bir sonraki duruşma bir ay sonra. Tutukluluk hali zaten otuz günde bir incelenmek zorunda. Onun için tahliye ile ilgili karar ikinci duruşmanın yapılacağı 26 Aralık’ta belli olacak. 26 Aralık’tan sonra Odatv davası kesintisiz devam edecek. Hakkında reddi hakim istemi bulunan mahkeme başkanı Resul Çakır: “Biz bugün başlayan duruşmanın cumaya kadar kesintisiz devamına karar vermiştik. Ama, reddi hakim istemi nedeniyle işlem yapılamıyor”. Kesintisiz, yani kimlik tespiti, iddianamenin okunması ve sorgulamaya geçilmesi. Hepsi arka arkaya, dört gün içinde. Avukatlardan Fikret İlkiz’in görüşüne göre, 26 Aralık’ta başlayacak ikinci duruşmada dava kesintisiz devam edecek. Bu Odatv davasının bundan sonra uzun sürmeyeceğine işaret ediyor. Ne zaman? En geç Şubat’ta bitecek gibi görünüyor. Umarım daha uzun sürmez.
Vicdani ret zikzakları
İLK resmi açıklama Adalet Bakanı Sadullah Ergin’den geliyor, hükümette “vicdani red ile ilgili hazırlık olduğunu” söylüyor. Bu açıklamayı bazı bakanlar destekliyor, “olur, olmalı, olabilir” sözleriyle. Derken Başbakan Erdoğan tam tersini söylüyor: “Vicdani red olarak adlandırılan bir konu hükümetimizin gündeminde asla olmamıştır. Buna ilişkin haberler spekülasyondan öte bir anlam ifade etmiyor”. Hiç kimsenin aklından geçmezken, konuyu ilk açan Adalet Bakanı. Madem “hükümetin gündeminde asla olmadı”, o zaman Adalet Bakanı neden öyle bir açıklama yapıyor? İkincisi, “spekülasyon” yapan falan yok, tam tersine, bazı bakanların sözleri spekülasyona yol açıyor. Başkalarını suçlamak haksızlık.
Sağlam artık sağlam değil
ESKİ YÖK Başkanı, eski Milli Eğitim Bakanı. Şu anda Meclis Başkan Vekili Mehmet Sağlam (AKP) Meclisi yönetirken bir CHP miletvekiline kızıyor ve küfür ediyor: “Daha söze başlamadı ya, ha s...tirin”. Meclisi yöneten bir başkanın o koltukta otururken küfür ettiğine ilk kez tanık oluyoruz. Mecliste ilginç olaylar birbirini izliyor. Geçenlerde AKP’li Meclis İdare Amiri Salim Uslu kürsüde konuşan Kamer Genç’e fiili müdahalede bulunuyor, önceki gün oturum yöneten başkan vekili Sağlam küfür ediyor. Küfürün özrü filan yok. Ya yaptırımı? Meclisin deneyli başkanlarından Hüsamettin Cindoruk’a soruyorum. Cindoruk: “Yaptırımı yok. Meclis Başkanlığı, hatta milletvekilliği otokontrola, kendine hakim olmaya dayanır. Küfür olayı Sağlam’ın kendine hakim olamadığını gösteriyor. Bence önemli bir olay”. Madem içtüzüğe göre yaptırımı yok, ne gam, Mehmet Sağlam kendisine yaptırım uygulayabilir, bir daha başkanlık koltuğuna oturmaz. Otursa bile, bu saatten sonra o oturumlardan bir hayır gelmez.