Paylaş
Oğlu polis. Bir süre önce PKK’nın kaçırdığı insanlardan biri. Birkaç kez yetkililerle görüşüyor, oğlunun kurtarılması için girişimde bulunuyor, nafile.
Tam o günlerde trafik kazası geçiriyor, hastanede tedavi altına alınıyor, ne yazık ki kurtarılamıyor, oğluna kavuşamadan, aramızdan gözleri açık ayrılıyor.
BDP heyetinin üç gün önce İmralı’da Öcalan’la görüşmesi sırasında, Öcalan Kandil’e haber gönderiyor, rehin tutulan kamu görevlilerinin serbest bırakılmasını istiyor.
PKK’nın kaçırdığı kamu görevlileriyle en çok ilgilenenlerden biri CHP Kırklareli Milletvekili Mehmet Kesimoğlu. Birkaç kez, son olarak on beş gün önce basın toplantısı düzenliyor. İktidarın dikkatini yeniden çekiyor.
GÜL’E İKİ MEKTUP
Kesimoğlu Kırklarelili, kaçırılan Astsubay Başçavuş Abdullah Söpçeler ve ailesi, Kesimoğlu’nun hemşerisi, Babaeskili. Kesimoğlu onlarla sık sık görüşüyor.
Söpçeler’in beş yaşında kızı var, aylardır babasını bekliyor, evde büyük dram yaşanıyor.
Aile iki kez Cumhurbaşkanı Gül’e mektup yazıyor. Mektuplara şöyle ya da böyle yanıt gelmiyor.
‘KATILMAYIN, İYİ OLMAZ’
Kesimoğlu’nun basın toplantısı ise ayrı bir öykü. Toplantıya PKK’nın kaçırdığı insanların yakınlarını davet etmek istiyor. Ancak aileler katılmak istemiyor.
Kesimoğlu’na bazı aileler isim vererek, yaşadıkları yerlerde bazı yetkililerin “Katılmayın, iyi olmaz” yolunda uyarı aldıklarını bildiriyor. Zaten babası, kardeşi, eşi, oğlu kaçırılmış, bir de uyarı.
Kaçırılan kamu görevlilerinin bazıları 16 ay, bazıları 19 aydır PKK’nın elinde, toplam 26 rehine.
BDP’LİLERE RİCA
Kesimoğlu ve bazı CHP milletvekilleri Meclis’te bazı BDP milletvekillerine serbest bırakılmalar için ricada bulunuyor. BDP’lilerin bir bölümü, “Çok zor” görüşünü aktarıyor. Bazı BDP’liler ise, “MAZLUMDER ya da İnsan Hakları Vakfı’na gidin” gibi adresler gösteriyor. Ama, hepsi kaçırılan kişilerin Kuzey Irak’ta olduklarından çok emin.
Kaçırılan insanların yakınları bu süre içinde devletin çeşitli birimlerine başvuruyor, hiçbir sonuç çıkmıyor, pek ilgilenen de olmuyor. Her aile kendi içinde acılar yaşıyor, yazmak istemiyorum, çünkü fena incinirler.
Şimdi Öcalan kurtarıcı olarak sahne alıyor. Kim derdi ki, binlerce kişinin katili günün birinde kurtarıcı rolü oynayacak.
John Kerry palavrası
TV’lerde davullar çalınıyor, gazetelerde yazı üzerine yazılar döşeniyor.
Amerika’da seçim sonrasında görev değişikliği oluyor, Dışişleri Bakanlığı’na Hillary Clinton’ın yerine John Kerry atanıyor. Atanmasından kısa süre sonra aziz medyamızda gürültü kopuyor, “Yeni ABD Bakanı Kerry ilk yurtdışı gezisini Türkiye’ye yapacak”. Yazılar, haberler peş peşe. Sözüm ona, Amerika’nın gözünde Türkiye’nin önemi vurgulanmış oluyor. Muhtemelen Dışişleri Bakanlığı pompalıyor. Habere balıklama atlayanlar yarış halinde.
Ama, önceki gün Kerry’nin resmi programı açıklanıyor, önce İngiltere, ardından Almanya, sonra Fransa, derken İtalya ve nihayetinde sıra Türkiye’ye geliyor. Türkiye ilk değil, Kerry’nin ziyaret edeceği beşinci ülke.
Tura çıkmış, bizden sonra Ortadoğu’ya geçiyor. Kaldı ki, ilk olsa ne yazar, olmasa ne yazar. Olay kamuoyunu yanıltma manevralarının son örneklerinden.
Paylaş