Paylaş
Çarşambaları o ve babası, “ateşe uçan pervaneler gibi, cama yapışıyorlar”, kapalı görüşte.
Nazlıcan’ın babası Tuncay Özkan. Aylar ve aylardır Ergenekon’dan tutuklu.
Kapalı ya da açık görüşmelerde Tuncay Özkan kızı Nazlıcan’da bir dert hissediyor. Nazlıcan söylemek istemiyor. Babasının derdi zaten çoktan aşmış, aylardır hapiste.
Nazlıcan Avusturya Lisesinde okuyor. Uluslararası hukuk okumak isteğine uygun yabancı bir lise. Ne var ki, babası Ergenekon tutuklusu olduğu için, hayat lisede onun için çok zor.
Gerisini Tuncay Özkan’ın yeni çıkan “Zorbalığın Pençesinde” kitabından okuyalım.
DRAMATİK SON
“Avusturyalı iki öğretmeni, ‘Ergenekon Nazi örgütü’ demişti. Hatta, biri o teneffüsteyken çantasını sıradan alıp camdan atmıştı”. (a.g.k., s.150).
Diğer öğretmen ise daha gaddar. Artık nasıl öğretmenlik ise...
“Sen dersime çalışma, kaldın, çarşambaları gelmiyorsun”. (aynı sayfada).
Nazlıcan durumunu anlatmak için okul yönetimine başvuruyor. “Ama onunla konuşmuyorlardı bile”.
Tuncay kitabında devam ediyor:
“Nazlıcan’ın Silivri’ye gelmesi ilk iki yıl sorun olmamıştı. Okulun müdürü anlayışla karşılıyordu. Ama, o görevden ayrılmıştı. Yeni müdür birden tutum değiştirmişti. Annesinin başvurusuna randevu bile vermiyordu. Yeni müdür Nazlıcan’a, ‘okulla baban arasında tercih yap, yoksa devamsızlıktan tasdikname alacaksın’ demişti”. (aynı sayfada).
Seçime bakın, babası ile okulu arasında tercih! Ne eğitim ama, ne öğretmen ama. Durum daha fazla sürmüyor:
“Tasdikname verip Nazlıcan’ın okul ile ilişkisini kestiler”. (aynı sayfada).
OKULA MEKTUP
Tuncay Özkan okul müdür yardımcısı, yeni gelen kişi Yasin Beşerler’e mektup yazıyor. Durumu özetliyor, kötü davranan iki Avusturyalı öğretmenin ismini veriyor, lisenin vakfı ile Avusturya’nın Ankara Büyükelçiliğine olayları aktaracağını belirterek, dava açacağını bildiriyor. (aynı kitap, s.151-154).
Nazlıcan liseden ayrılınca başka bir okula kaydoluyor. Yabancı okuldan geçiş kabul edilmediğinden, lise ikinci sınıfı yeniden okuyor. Oysa, bu yıl üniversite sınavına girecekti.
Nazlıcan’ın hayatı değişiyor. Şimdi bunlara direnmeye çalışıyor. Nazlıcan’ın ödediği fatura ne olacak? İnsanlık, vicdan, sorumluluk bu kadar mı ucuz, bu kadar mı yerlerde sürünüyor? Silivri Silivri’de kalmıyor.
Nazlıcan hâlâ babasına gidiyor, ateşe uçan pervaneler gibi.
Denetleyenler nerede
ŞUBATTA Ankara’da tüpler patlıyor, 20 kişi hayatını kaybediyor.
Patlama üzerine yetkililer olay yerinde, büyük laflarla açıklamalar birbirini izliyor. Önceki gün o tüplerin üretildiği işyerinde sekiz kişi göz altına alınıyor.
Peki, o işyerini denetlemekle görevli olanlar nerede? O tüpler yıllardır orada üretiliyor, ama ancak 20 kişi ölünce üretimin düzgün yapılmadığı ortaya çıkıyor. 20 kişi ölünceye kadar, orayı kim denetliyor, üretime ve satışa kim izin veriyor?
Umarım, savcılık bunun üzerine gidecektir.
Meclis’in yarısı değişebilir
ÖZELLİKLE iki büyük partide, AKP ve CHP’de yenilenme ve değişim deyimleri çok kullanılıyor. Meclise girecek milletvekilleri açısından.
Kulislere göre, AKP’de yaklaşık 150 milletvekili, CHP’de 80 milletvekili liste dışı kalabilir. Aynı sayı MHP için 15 dolayında.
Toplarsanız 245 ediyor. 550 sandalyelik Meclisin yarıya yakın bölümü. Partilere göre bu rakamlar biraz daha az, biraz daha fazla olabilir. Ancak, Meclisi ciddi bir yenilenmenin beklediği kesin.
24’te kaç tane sayabilirsiniz
SEÇİME 24 parti giriyor. Uzun bir oy pusulası.
Gözlerinizi kapatın, 24 parti içinden kaç tanesini sayabiliyorsunuz? Çevremde dün kısa bir anket yapıyorum. 12’yi geçen yok. Üstelik bu insanlar güncel siyaseti izleyen, okuyan, yazan, TV’de siyasal haberleri kaçırmayan kişiler.
Çok partinin seçime girmesi çok şey ifade etmiyor. Kaldı ki, çok parti rayında giden bir demokrasinin de göstergesi değil. Parçalanmışlığın ifadesi. En çok oy alan partiye yarıyor.
Paylaş