HAKLISINIZ, bu başlığı okumak zor!.. Zaten ben de okuyamıyorum!.. Bu Latince ismi okuyamadığım gibi, arkasında dönen mantığı da, anlamakta zorlanıyorum.
Latince ismin Türkçesi, Huş Tavuğu. Bu tavuk türü dünyada sadece iki yerde var. Bir Gürcistan’da, iki bizim Posof ve Kaçkar Dağları dolayında. Dünyada hayvan türlerini korumayı amaç edinen sivil toplum kuruluşları, Huş Tavuğu da korumak için, üzerine titriyorlar.
Sadece sivil toplum kuruluşları değil, devlet ve hükümetler de, bu türü korumaya özen gösteriyor.
Hatta, koca bir boru hattının güzergahını (geçtiği yolu) değiştererek, ek maliyet üstlenmek pahasına!..
Sırf bu tavuk türünü korumak amacıyla, Bakü-Ceyhan Boru Hattı güzergahı değiştiriliyor!..
Değiştirmeyen kimler?.. Bildiniz, Türkler, Türkiye Cumhuriyeti!..
Dün törenlerle petrol pompalanmaya başlanan Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı yapımı sırasında, çok ilginç bir çevre olayı yaşanıyor.
Gürcistan’da (Tiflis) boru hattının geçtiği bölgede Huş Tavuğu yaşıyor. Dünyada çok ender türlerden biri. Korunması gerek. Devreye dünya çevre ve yaban hayatı koruma dernekleri giriyor. ‘Boru hattı buradan geçerse, bu tavuk türü ölür!..’
Çevre örgütlerinin itirazı kabul görüyor. Boru hattını inşa eden şirket çevreye verilebilecek zararı karşılamak üzere, 2.5 milyon dolar ayırıyor.
Şirketin yanı sıra, Gürcistan da bu itirazı yerinde buluyor. Ve çok büyük bir çoğunluğun adını bile bilmediği tavuk türü uğruna boru hattının Gürcistan güzergahı değiştiriliyor!..
YA BİZDE, YA BİZDE
Lyurusus Mlokosiewiczi bizde de yok mu?.. Vaaar!.. Ya bizde ne oluyor?.. Çünkü, boru hattının bizim topraklarımızdan geçtiği bölgelerde de, Huş’a aynı zarar söz konusu.
O proje, bu para, şu uluslararası dernek ya da sivil toplum örgütü ya da onların bizdeki uzantıları derken, Türkiye topraklarında boru hattının yolu değişmiyor!..
Lyurusus Mlokosiewiczi bizde sizlere ömür!
Çok mu önemli?.. Baktığınız açıya göre!.. Eğer, ‘ben AB’li olacağım, yok, hayır, ben ille AB’ye gireceğim’ diye tutturuyorsanız, çevre değerlerine önem vermek zorundasınız!.. O zaman bugün Huş Tavuğu, yarın kızıl tilki, öteki gün balık, derken sanayi atıkları, ormanlar sıralayın gitsin!..
Bu Bakü-Tiflis-Ceyhan’ın (BTC) romanı yazılır, romanı!..
BTC uzantısı: Merkez Av Komisyonu
YABAN hayat ve av hayvanları Türkiye’de ciddi tehdit altında. Bu tehdidi önce hafifletecek, mümkünse, ortadan kaldıracak bir örgüt var:
Merkez Av Komisyonu. Bu komisyonun genel kurulu bugün toplanıyor.Yasa açısından, bu komisyonun başında Çevre ve Orman Bakanı var. Bugün için, Osman Pepe.
Avcılıkla bağlantılı çok sayıda sorun var. Hangi hayvan türleri, yılın hangi zamanında avlanıyor, avcılık günleri ne kadar, bölgesel avcılık için ne gibi kararlar gerekiyor, gibi, av konularının ilgi alanı dışındaki insanlar için sıradan, ama çevre koruma açısından önem taşıyan kararlar işte bu Merkez Av Komisyonu’nda alınıyor.
Kaldı ki, Türkiye’de 3 milyon insan ava çıkıyor. 1.3 milyon av izni var. 1.8 milyon yivsiz tüfek sahiplik belgesi var.
İster çevre koruma, ister doğrudan avcılıkla bağlantılı olarak, Merkez Av Komisyonu’nun oluşumu bu nedenle önem taşıyor.
Gelin görün ki, bu komisyonda ülke genelinde yaban hayat ve avcılık alanında belirleyeci çalışmaları bulunan sivil toplum örgütlerinin temsilcilerine hayat hakkı yok!.. Onların temsilcileri bulunmuyor bu kurulda.
Kimlerin temsil edildiği ise, 32 kısım tekmili birden film senaryosu!.
Orman Bakanı Osman Pepe’ye bugün bir görev düşüyor: TV’ler ve yazılı basın karşısında normal nutuk atmasının ardından, bu gönüllü kuruluşların orada temsil edilmesini sağlamak!..