Kuveyt'ten bize ne

Kuveyt'in işgalinden bir hafta önce. 25 Temmuz 1990. Sıcak bir Bağdat gecesi. Saddam'ın sarayı. Gecenin konuğu ABD'nin Bağdat Büyükelçisi April Glaspie.

Bayan büyükelçi sık sık Saddam'ı ziyaret ediyor. Her ziyaret, ABD ile Irak arasındaki barış ve huzuru bir kat daha artırıyor. Ama 25 Temmuz günkü ziyaret, aradan on yılı aşkın süre geçmesine rağmen, hálá tartışılıyor. Söze bayan büyükelçi giriyor:

‘‘Başkan Bush'dan Irak'la ilişkilerimizi geliştirmek yönünde kesin talimat aldım. Siz petrol fiyatlarının yükseltilmesini istiyorsunuz. Kuveyt karşı çıkıyor. Aranızdaki anlaşmazlık normaldir. Sizin ülkenizi yeniden inşa etmek için gösterdiğiniz çabayı takdir ediyoruz. Maddi imkánlara ihtiyacınız olduğunu biliyoruz.’’

Bayan büyükelçi Saddam'ı sürekli takdir ediyor ve sonra:

‘‘Kuveyt sınırınıza asker yığınağı yapıyorsunuz. Normal şartlarda bu bizi ilgilendirmez. Ancak, Kuveyt'e yönelttiğiniz sözlü tehditler var. Onun için bunun sebebini size sormalıyım. Ama, bir muhalif olarak değil, bir dost olarak soruyorum.’’

Saddam, pek de güçlük çıkmadan oluşan bu dostluk ilişkisine güvenerek:

‘‘Kuveyt'le anlaşmak için yıllardır her yolu denedim. İki gün sonra onlarla yeniden görüşeceğim. Anlaşırsak, iyi. Ama anlaşamazsak, Irak ölümü kabul etmeyecektir.’’

Galspie heyecanlanıyor:

‘‘Nasıl bir çözümü kabul edebilirsiniz?..’’

Saddam artık açıkça itiraftan çekinmiyor:

‘‘Kuveyt bize karşı ekonomik kampanya yürütüyor. Bunu biz askeri hareket olarak algılıyoruz. Ayrıca, İran'la savaş sonrasında, Şattülarab'ın tümünü elimizde tutsaydık, mesele yoktu. Ama, Şattülarab'ın yarısı, aslında Irak'ın da yarısıdır. Irak'ın diğer yarısı Kuveyt'tir.’’

ABD Büyükelçisi, daha sonra çıkan savaş göz önüne alındığında, o gün inanılmaz bir adım atıyor:

‘‘Sizin Kuveyt'le olan sorununuz ya da Arap dünyası ile çekişmeleriniz bizi ilgilendirmez. Dışişleri Bakanımız Baker, bunu size açıkça bildirmemi istedi.’’

Ve büyükelçinin muhteşem cümlesi:

‘‘1960'larda bu sorun ilk çıktığında da söylediğimiz gibi, Kuveyt ABD'nin müttefiki değildir.’’

Bu tarihsel görüşme ABD Kongre tutanaklarından aktarılıyor buraya. Saddam'ın Kuveyt'i işgalinden bir ay kadar sonra, 13 Eylül 1990'da, büyükelçi Glaspie Kongre'de soru yağmuruna tutuluyor.

Glaspie ise Kongre'de soruları yanıtlarken çok soğukkanlı:

‘‘Açıktır ki, ne ben ne de başkası, Irak'ın Kuveyt'i tümüyle işgal edeceğini tahmin edemezdik.’’

Tutanaklara göre, ABD başlangıçta Kuveyt'in işgaline açıkça yeşil ışık yakıyor!..

Ortadoğu uzmanıydı

ÖYLE hanım hanımcık olduğuna aldanmak yanlış!.. Büyükelçi Glaspie, daha bu göreve atanmadan önce, dönemin Dışişleri Bakanı George Shultz'un Ortadoğu danışmanları arasında yer alıyor. İlk başarısı, 1985'te Şam'a kaçırılan 847 sayılı TWA uçağının kurtarılmasıyla ilgili. Suriye ile ilişkilerini kullanarak, yolcuları kurtarıyor. Sonra da, bölgede uzun uzun dolaşıyor. Hatta bu nedenle, yine Kongre tutanaklarına göre, kendisinin Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve Arafat'la ilişkileri sorgulanıyor.

İşgalden 2 gün önce

Kuveyt’i savunmak gibi niyetimiz yok

BAĞDAT'ta Saddam'ın sarayında yakılan yeşil ışık, Washington'da doğrulanıyor. Saddam'ın Kuveyt'i işgalinden iki gün önce, 31 Temmuz 1990'da ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı John Kelly ABD Kongresi'nde konuşuyor: ‘‘ABD'nin, Kuveyt'i korumak gibi bir taahhüdü yoktur. Eğer, Kuveyt Irak'ın saldırısına uğrarsa, Kuveyt'i savunmak gibi bir niyetimiz yoktur!..’’ ABD, Saddam'ı Kuveyt'i işgal için adeta özendiriyor. Yoksa, sonradan savaş çıkarmak ve ABD silah sanayiini beslemek için mi?..

Saddam’a kim, ne verdi

Amerika: Savaş helikopterleri, füzeler.

Fransa: Zırhlı araç, tanksavar faze, top, Mirage savaş uçağı, Exocet ve güdümlü füze, elektronik malzeme.

İngiltere: Radar, sığınak teknolojisi.

Almanya: Kimyasal madde, helikopter, tank taşıyıcısı.

İtalya: Roket, füze, cephane.

Avusturya: Obüs.

Sovyetler Birliği: Tank, top, Scud füzesi, Mig uçağı.

İspanya: Helikopter.

Çin: Tank, zırhlı per. taşıyıcı, savaş uçakları, roket, top.

Belçika: Çeşitli cephane.

Polonya: Tank.

Babadan oğula tarihi miras

SADDAM 2 Ağustos 1990'da Kuveyt'i işgal ediyor. O sırada, ABD Başkanı baba Bush. Aradan altı buçuk ay geçiyor ve 17 Ocak 1991 günü sabaha karşı saat 01.30'da Körfez Savaşı başlıyor. On yıldır konuşulan savaşın, her şeye rağmen hálá dumanı tüterken, dünya şimdi Teksaslı kovboy George W. Bush'un Bağdat ateşiyle yanıyor!.. O gün neler yaşanıyor?.. Dünya ve Türkiye nerede?.. Bugün dünya ve Türkiye nelere gebe?.. O günden bugüne çok ilginç bağlantılar var. Amaç, hem bellekleri tazelemek, hem dünü anımsayıp, bugünü belki daha iyi anlamak açısından, bu kısa yazı dizisinin yararlı olabileceği düşüncesiyle...

Özal’ın uyarısı: ‘SADDAM HASTA RUHLU BİRİ’
Yazarın Tüm Yazıları