LEFKOŞATİYATRO kostümlerini taşıyan Türk kamyonu, Rum kamyonuna yanaşıyor. Kostümler bir kamyondan ötekine taşınıyor.
KKTC’deki tiyatro, Rum kesiminde oyun sahneleyecek. Oyunun kostümlerinin Türk kamyonu tarafından getirilmesini Rum tarafı kabul etmiyor. Kostümlerin taşınması o nedenle. Bir tür izolasyon, tecrit, yalıtım. Amerikan üniversitelerinde eğitim veren uluslararası profesörler KKTC’deki sempozyuma davet ediliyor. Amerikalı hocalar geleceklerini bildiriyor, son anda Amerikan Üniversiteleri hocalarına KKTC’ye gitmek için izin vermiyor. Bir tür izolasyon, tecrit, yalıtım. Moskova Üniversitesi öğretim üyesi KKTC’ye konferansa davet ediliyor. Profesör daveti kabul ediyor, geleceğini bildiriyor, son anda Moskova Üniversitesi hocaya izin vermiyor. Bir tür izolasyon, tecrit, yalıtım. Galatasaray Voleybol Takımı Atina’da maça gidiyor. Takımda Magosa doğumlu bir oyuncu var. Yunanistan o oyuncuyu kabul etmiyor. Oyuncu takımdan çıkmak zorunda kalıyor. Bir tür izolasyon, tecrit, yalıtım.
TECRİT SEMİNERİ
İzolasyon kökeni İtalyanca bir sözcük, tecrit, yalıtım anlamına geliyor. Yalnız kalmak, yalnız bırakılmak anlamında. Devletlere bakıldığında, dünyada bugün yalnızlığa bırakılmış, izole edilmiş en büyük devlet KKTC. Her anlamda yalnız bırakılmışlığın acılarını çekiyor. Sportif, akademik, kültürel, ekonomik, siyasal anlamda yalnız bırakılmayı, tecrit edilmeyi yaşıyor. Yalnızlığın halk üzerindeki ruh hali başlı başına bir dram. KKTC bu yalnızlığını dünyaya bir kez daha duyurabilmek adına, Lefkoşa’da üç günlük seminer düzenliyor. Uluslararası İzolasyonlar Sempozyumu. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun daveti üzerine bir kaç meslektaşımla birlikte ben de Lefkoşa’da bu semineri izliyorum. Sempozyumu Lefke Avrupa Üniversitesi ile Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi birlikte düzenliyor.
ASKIDA KARARLAR
KKTC 15 Kasım 1983’te ilan ediliyor. Üç gün sonra, 18 Kasım 1983’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi KKTC’nin yalnız bırakılacağına ilişkin kararını yayınlıyor. KKTC’nin başka devletler tarafından tanınmasına engel olan, KKTC’yi siyasal yalnızlığa iten bir karar. Bir devlet dünyada tanınmaz ise, ne oluyor? Müthiş bir yalnızlık, her anlamda dünyadan soyutlanma. 2004 yılında dönemin B.M. Genel Sekreteri Annan B.M. Güvenlik Konseyi’ne KKTC’ye uygulanan ambargonun kaldırılması, 83 tarihli kararın iptali için bir tasarı getiriyor. Tasarı Rusya ve Fransa tarafından veto ediliyor. Yine aynı yıl, 2004 Mart ayında bu kez AB bir karar alıyor, KKTC’ye ithalat ve ihracatı serbest bırakıyor. İzolasyonu ekonomik açıdan hafifleten bir girişim. Ne var ki, karar hiç uygulanmıyor, halen askıda. KKTC yalnızlığa mahkum. Oraya giriş, çıkış sözüm ona yasak. Ama, gelin görün, önce turizm, ardından üniversitelerdeki yabancı öğrenci sayısı sürekli artıyor. Bununla birlikte, etkin olan siyasal ambargo, siyasal tecrit. Bu 1968’den bu yana geçerli. 1983’te KKTC’nin ilanıyla yalnızlaştırma iyice pekişiyor. Yo hayır, KKTC’ye gidip gelmek o kadar da zor değil. Kuşlara, böceklere ne tüzük soruluyor, ne şu tarihli ve bu sayılı ambargo kararları. Onlara uçuş serbest.
Zihnimizdeki adacıklar
SEMPOZYUMDA bir devletin yalnızlığa mahkum edilişini, dünyadan soyutlanmasını, tecrit edilmesini dinlerken, söylenen bir cümle üzerine dalıp gidiyorum. O cümle şu: “Hepimizin zihninde adacıklar olabilir.” Nasıl adacıklar? Birbirimizi yalnızlığa iten, bizi birbirimizden kopartan adacıklar, ön yargılar. O ön yargılar siyasal nitelik taşıyabilecekleri gibi, hırs, ihtiras, kıskançlık, iktidar gücü gibi tümüyle bireysel ve insani zaaflarla dolu adacıklar da olabilir. Her bir adacık, o insanı hem kendine, hem çevresine yabancı kılıyor. Kendinden ve çevresinden uzaklaştırıyor. İnsan kendinden başkasını sevmez oluyor. Sadece kendini haklı görüyor. Eğer bir ülkeyi yönetenler o adacıklara sahipse, vaziyet hepimiz için hayli zor.
Eroğlu: Tecridi en iyi ben bilirim
ÇİVİ yasak, çimento yasak, tuz yasak, demir yasak, iğne yasak, iplik yasak, kısaca her şey yasak. KKTC’ye mal satmak, ondan mal almak yasak. KKTC insanıyla insani ilişki kurmak yasak. “Bu durum toplumu kemiren bir ruh halidir” diyor KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu. Eroğlu dünkü sempozyumda yaşadıklarından örnekler vererek, bir konuşma yapıyor. İzolasyonun insanlığa aykırı durumunun altını çizdikten sonra: “Buna karşı ortak mücadele geliştirdik. Ambargo altında, tecrit altında bir ülkeyi yönetmek ne demek, yıllarca Başbakanlık yapmış biri olarak, bunu en iyi ben bilirim. Kendi kendine kalmışlık acı bir gerçek.” Eroğlu sözü daha sonra Kıbrıs Rum Kesimi ile yürütülen görüşmelere getiriyor: “Ben AB’ye de, BM:’ye defalarca söyledim. Kıbrıs sorununun çözümü Kıbrıs Rumlarının motive edilmesinden geçer. Onları motive etmek için, bize uygulanan izolasyonların kaldırılması gerek. Onlar kalkınca, Kıbrıslı Rumlar çözüme daha çok yaklaşacak. İzolasyonlar devam ettiği sürece, Kıbrıs görüşmeleri daha yıllarca sürer gider, görüşmelerin anlamı kalmıyor. Çünkü, Rumlarda niyet eksikliği var.” Oysa, AB’de dönem başkanlığına Kıbrıs Rum Kesimi ile birlikte KKTC de katılsa, fena mı olur?