Paylaş
Örgüt içi ve dışı anlaşmazlıkları kim çözecek?
Kısaca KCK olarak bilinen, Koma Civaken Kürdistan (Kürdistan Halklar Konfederasyonu) komünler halinde örgütlenerek, bu soruları çözmekle görevli.
2005’te Öcalan kuruyor. Adam içeride, ama hâlâ örgüt kuruyor. KCK 2007’de fiilen oluşuyor. Ve çok etkili hale geliyor. Son yıllarda PKK terörü yeniden tırmanıyor, o eylemlerin arkasında KCK var.
Kuruluş şemasına ve mantığına bakınca, KCK totaliter bir yapı. Aynı deyim burada da geçerli, Apo yine önder, fiili lider Murat Karayılan, yönetim merkezi Kandil. KCK bütün unsurlarıyla dağı besliyor. PKK’ya her türlü desteği sağlıyor.
DARBE ÜSTÜNE DARBE
PKK yola “dört parçada özgürlük” sloganıyla çıkıyor. Dört parça, Türkiye, İran, Irak, Suriye. Dört parçadaki Kürtler birleşecek ve Kürdistan’ı kuracak.
Dört parçanın dört ayrı örgütü var. Türkiye’de PKK, İran’da PJAK (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi), Irak’ta PÇDK (Kürt Demokratik Çözüm Partisi), Suriye’de PYD (Demokratik Birlik Partisi). KCK bunların şemsiye örgütü.
KCK mahalle, semt ve şehirlerde komünler halinde inşa ediliyor. Her komünde bir sorumlu var. Görevi o belirliyor ve o dağıtıyor. KCK hayatın her alanında örgütlenmeyi öngörüyor. Şiddeti savunuyor.
Son zamanlarda Türkiye’nin değişik yerlerinde KCK darbe üstüne darbe alıyor. Bir yandan fiilen etkisiz hale getirilirken, diğer yandan yargıda hesap veriyor.
DOĞRU HEDEF
Son zamanlarda PKK terörü gözle görülür biçimde azalıyor. Bu, her yıl olduğu gibi, kış koşullarına filan bağlı değil. İki nedeni var.
1-KCK baskınları sonucu PKK’nın hayat damarları kesiliyor.
2-Amerikan istihbaratı bugüne kadar olmadığı ölçüde düzenli, zamanlı ve isabetli akıyor. Çok başka nedenle. Türkiye’nin Suriye politikasına Amerika büyük destek verdiği için.
Türkiye KCK üzerinden PKK’nın belini bükmeye uğraşıyor. Terörle mücadelede doğru hedef.
Çarkın’ın aklı fikri yerinde
ESKİ özel harekatçı Ayhan Çarkın’ın itirafları yıllarca ne kadar kirli, tehlikeli, hepimizi kobay yerine koyan bir sistemde yaşadığımızı gösteriyor:
“Bize devlet emir verdi, biz cinayetler işledik. O kadar çok cinayet işlendi, kan döküldü ki, hepimiz insanlıktan çıktık. Öldürdüğümüz insanlar peşimizi bırakmıyor.”
Devletin emriyle cinayet işlediğini söyleyen Çarkın, yine devlete çalışmış olan bir başka birinin Abdullah Çatlı’nın hayranı. Olacak o kadar.
Çarkın dört saat boyunca CHP milletvekili Hüseyin Aygün’le konuşuyor. Sadece belli bir amaç için, o amaç herhalde kutsal devlet ki, artık ne demek ise, cinayetlerin arkası kesilmiyor. Devlet Baba milletin anasından emdiği sütü burnundan getiriyor. Öyle bir şebekede yer almak kolay değil.
Dün Çarkın’la görüşen Hüseyin Aygün’e sorduğumda, aldığım yanıt, “belki psikolojik açıdan biraz rahatsız olabilir, ama akıl sağlığı yerinde” diyor.
Bu açıklamalardan sonra ulusça hepimizin akıl sağlığının korunması, cinayetlerin neden işlendiğinin netleşmesi ve devlet içindeki çatışmanın nereden kaynaklandığının bilinmesi açısından, Çarkın’ın her cümlesinin üzerine gitmek gerek.
Tarihle yüzleşmek 1915 Ermeni tehciri ya da 1937-38 Dersim’le sınırlı olmasa gerek.
Arılar yakında isyan edecek
150 bin arıcı aile var, petekçisi, arı besleyicisi ve yan kolları ile birlikte arıcılık yaklaşık iki milyon insanın geçim kaynağı. 45 bin arı yetiştiricisi Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği üyesi.
Birliğin eski başkanı emektar bir arıcı Mustafa Sarıoğlu. Şikayetler üzerine hakkında açılan davada beraat ediyor. Beraat üzerine Sarıoğlu Cumhurbaşkanı Gül’e başvuruyor, eskiden başkanı olduğu Birlikten gelen kokular hiç parlak değil. Arı yetiştiricilerinin durumu, bal fiyatı, Birlikte olağan olmayan işleri Gül’e şikayet ederek, oranın denetlenmesini istiyor. Bu arada Birliğin bağlı bulunduğu Tarım Bakanlığı’nın bu yönde dikkatinin çekilmesini talep ediyor.
Gül ne yapıyor? Sarıoğlu’nun dilekçesini, şikayet ettiği Tarım Bakanlığına gönderiyor. Adam zaten Tarım Bakanlığı’ndan yakınıyor, Gül de, dilekçeyi aynı bakanlığa gönderiyor.
Tarım Bakanlığı geçenlerde Sarıoğlu’na gönderdiği yazıda “Birlik denetim programına alınmıştır” diyor. Birlik üç yıldır denetlenmiyor. Denetim neden üç yıldır bekliyor, bilinmez.
Sofraya gelen bal tatlı ancak, o hale gelinceye kadar arılar ve arıcılar epey çekiyor. Sonunda arılar isyan edecek, önce Tarım Bakanlığını sokacak.
Paylaş