Paylaş
Ermenek’te bu kez gaz patlamıyor, bu kez ocağı su patlatıyor, 18 işçi mahsur kalıyor. Maden sahibi faciadan birkaç saat sonra veciz ifadeyle “Kaçanın anası ağlamaz, başımız sağ olsun” diyor. Dün o ocağı bilen, işletenleri tanıyan pek çok kişi ile konuşuyorum. Her zamanki gibi, “geliyorum” diyen faciaya ilişkin sorular o konuşmalardan çıkıyor:
1- Su biriken doğal havuzlar ocak işletilmeye başladığında inceleniyor mu?
2- Aynı yerde eskiden başka bir işletme var. O havuzlar o zaman delinmiş olabilir mi? Delinip delinmediği yeni dönemde araştırılıyor mu?
3- Ocak madem denetlenmiş, daha önce iki kez su baskını var, denetim raporunda buna ilişkin gözlem var mı?
Ocağın denetim raporunun bütünüyle açıklanması gerek.
GÖRGÜN’DEN UYARI
Dev Maden-Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün bir süre önce Enerji Bakanı Taner Yıldız’ı, yanında TKİ Genel Müdürü de var, uyarıyor:
“Yasa çıktı ama, işverenler eksik uyguluyor. Yasada iki asgari ücret ödenecek deniyor, çeşitli bahanelerle yine tek ücret ödüyorlar. Mesela yemekleri kaldırmışlar”.
Bakan Yıldız “Bilmiyorum, araştırırız” diyor. Canını kurtaran bir madenci: “Yemeği ocakta yiyoruz, mahsur kalan arkadaşlarımız yemeklerini ocakta yiyordu, ocakta yedikleri için mahsur kaldılar”.
Görgün, Yıldız’ı kaldırılması istenen “taşeron sistemi” için de uyarıyor, çok tartışılan taşeronluk Ermenek’te yine var.
MADEN MÜHENDİSLERİ
Bir süre önce Maden Mühendisleri Odası rapor hazırlıyor. “400 maden ocağı var, hepsi tehlikelerle karşı karşıya” diyen rapor “Yasalar uygulanmıyor” diye feryat ediyor.
Ermenek faciası o feryadı doğruluyor, ocak sayısı 400’den 399’a iniyor. Bir faciadan ötekine 398, 397, 396... Moda deyişle, sıfırlanmasını mı bekliyoruz? Çok acı bir sıfırlama.
On saat sonra yardım
-TV’lerde sürekli altyazı, şu kadar kişi, şu kadar ambulans, şu kadar boru, pompa vs. Her zamanki gibi, kamuoyuna mesaj.
Oysa, kurtarma çalışması tam olarak faciadan on saat sonra başlayabiliyor. Yeterli araç-gereç ancak yetişiyor. Arada borular patlıyor, motor duruyor, bunun adı “kurtarma”.
Vahşi kapitalizm
-ERMENEK’te birbirine yakın sekiz-on maden ocağı var. Maden aslında iyi yatırım yapılması gereken bir alan. Ocaklar tek elden işletilse, yatırım yapılabilir, bölününce yapılmıyor, facialar birbirini izliyor. Her facia sonrası ölen öldüğü ile kalıyor, aileler perişan. İşveren dimdik ayakta, tam vahşi kapitalizm. Hem de, dini önde tutan bir iktidar döneminde.
Yürürlük ‘bir yıl sonra’
-MADENLERDE iş güvenliği yönetmeliğine yeni maddeler ekleniyor, değişiklik 24 Eylül’de Resmi Gazete’de yayınlanıyor. İşvereni madenlerde “acil durumlarda işçilerin sağlıklı ve güvenli şekilde tahliyesini sağlamakla” görevli kılan, ocağın eğimine göre galeri yüksekliği, basınçlı hava teneffüs istasyonları kurulması gibi teknik ayrıntılar içeren değişiklik.
Üçüncü maddesinde “Bu yönetmelik yayımı tarihinden bir yıl sonra yürürlüğe girer” deniyor. Bir yıl sonra, çünkü işverene o koşulları hazırlaması için süre tanıyor, bu makul. Makul olmayan, yönetmelik neden bu kadar gecikiyor? İş güvenliğini iyileştiren koşullar olmadığı halde ocaklar çalışıyor, facialar birbirini izliyor. Bir yılda kim bilir daha ne facialar yaşayacağız, bir yıl sonrası da ayrı.
Paylaş