Aslında efsanelerin yeniden yazılması ile arkeolojik çalışmalar arasında birebir ilişki var. Biri kazı, diğeri kalem olsa da, kazı ile kalem bir yerde birleşiyor.
İkisi de, insanlığın çocukluğunu arama serüveni. Her yeni kazı ile birlikte gelen yeni bir mezar, yeni bir mücevher, yeni bir taht, yeni bir çanak, dünyayı nasıl heyecanlandırıyorsa, efsaneler yoluyla da, insanlık, başladığı yeri yeniden görmek istiyor.
Üç kitap hazır. Herkül geliyor, dünyayı omuzlarının üstünde taşıyor. Atlas’ayardımcı olmak üzere.
Tanrılar Antigone’ucezalandırıyor. Tanrıların yasasına mı uygun davransın, yoksa kralın kurallarına mı boyun eğsin?..
Hamlet, amca babası ve yenge annesi arasında kalıyor. Danimarka Sarayı’nda dolaşan kötü ruh, babasını öldürüyor, annesini amcasıyla evlendiriyor.
Ramses’inelçisi, tarihin ilk yazılı anlaşması Kadeş’i imzalamak üzere, Hitit Kralı’na gidiyor. Mısırlı elçi ile Hitit Kraliçesi Pudahepa arasında aşk başlıyor. Düşmanla aşk.
Truva’datahta at tartışması, kenti ikiye bölüyor. Tahtı atı kente almak istemeyenler, diğerleri tarafından hapse atılıyor. Alanların sonu belli.
*
Bunun gibi yüzlerce efsane, mitos ve tarihin arka sayfaları. Her efsanenin, tarihin her evresinin çeşitli anlatımları var. Birbirine uyan anlatımlar var, uymayanlar var.
Örneğin, dünyayı omuzları üstünde ilk taşıyan Atlas mı, Herkül mü?.. Hangisi ise, çok fark eder mi?.. İnsanlığın ilk aldatmacası, ikisinin arasındaki ilişkide mi yatıyor?.. İlk ya da değil, fark eder mi?..
Evet, ediyor. Çünkü, insan gerçeği arıyor. O gerçek, günümüzde bizim gerçeğimize teğet geçmese bile. Mutlaka bir yerde bizimle kesişiyor.
*
Fikri altı yıl önce ortaya atan, İngiliz Canongate Yayınevi sahibi Jamie Byng.
İnsanlık çocukluğunu arıyor. Çocukluğunu ararken, efsanelere dönüyor. Dönüş yayınevleri eliyle.
Bir süre önce, dünya yayınında önemli yer tutan 33 yayınevi bir araya geliyor. İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya’nın yanı sıra, Brezilya, Çin, Hırvatistan, Hindistan, İsrail, Slovenya ve başka ülkelerden yayınevleri. Bunlar bir karar alıyor.
Bilinen efsaneleri yeniden araştırmak ve hepsini yeni versiyonlarıyla yeniden yazmak. İnsan için çok anlamlı, günümüz hayatına çok denk düşecek, günümüz düşünce ufkuna katkı sağlayabilecek efsaneler ayıklanıyor. Onlar arasından her bir efsane, bu ülkelerdeki yazarlardan birine veriliyor.
Böylece 33 efsane, 33 yazar, 33 kitap. Bu kitapların üçü şu anda hazır. Diğerlerinin yıl sonuna kadar bitmesi bekleniyor.
*
Eski Yunan, eski Roma, eski Mısır, Antik Çağ’dan kalan ne varsa, şimdi bunlar gözden geçiriliyor. Tanrılar, şeytanlar, kahramanlar, aşklar, sevgililer pek çoğu tragedyalara konu oluyor. Şimdi onlar yeniden ele alınıyor.
Benzer biçimde, geri dönülen kaynakların başında, dinler geliyor. İslam ve Hıristiyanlık ve diğer tek tanrılı dinler. Aynı zamanda çok tanrılı dinler. Dolayısıyla, her dinin kutsal kitabı, Kuran-ı Kerim, İncil, Tevrat yeniden okunuyor. Ayrıca Uzakdoğu efsaneleri.
Nietzsche’ninbir sözü var, bizler tarihsel gerçekle tarihsel yalan arasındaki çelişkilere, çok normalmiş gibi, çoktan alıştık, bunu değiştirmek, tarihin gerçeğine ulaşmak gerek.
Günümüzden 150 yıl önce söylenmiş bu sözler, şimdi insanları harekete geçiriyor. Bu hareketin altında, özellikle dinleri araştırmak hemen dikkat çekiyor. Tam, dinler arasında, kültürler arasında çatışma mı var, sorularının yoğunlaştığı bir sırada. Gerçi, fikir bu çatışmadan çok önce ve bundan bağımsız, ama işte bir biçimde günümüze denk düşüyor.
*
Aslında efsanelerin yeniden yazılması ile arkeolojik çalışmalar arasında birebir ilişki var. Biri kazı, diğeri kalem olsa da, kazı ile kalem bir yerde birleşiyor. İkisi de, insanlığın çocukluğunu arama serüveni.
Her yeni kazı ile birlikte gelen yeni bir mezar, yeni bir mücevher, yeni bir taht, yeni bir çanak, dünyayı nasıl heyecanlandırıyorsa, efsaneler yoluyla da, insanlık, başladığı yeri yeniden görmek istiyor. 300 yıl, 500 yıl önce efsanelere bakış ve yorum ayrı, bugün herhalde çok daha farklı.
İnsanlık çocukluğunu arıyor. Tek tek her birey kendi çocukluğunu nasıl arıyorsa, bu kez arama toplu biçimde.