Herkes terör örgütü üyesi

Gözaltına alınan avukatlara yöneltilen bu soruların amacı bir bağlantıyı ortaya çıkarmak, terör örgütü üyeliğini.

Askerler, emekli ya da muvazzaf terör örgütü üyesi. Öğrenciler, lise ya da üniversite öğrencisi terör örgütü üyesi. Sanatçılar, tiyatro ya da müzik grubundan terör örgütü üyesi. Öğretim üyeleri, profesör ya da doçent terör örgütü üyesi. Gazeteciler, muhabir ya da köşe yazarı terör örgütü üyesi.

Ve şimdi avukatlar terör örgütü üyesi. Askeri, öğrencisi, hocası, gazetecisi, avukatı hepsi terör örgütü üyesi. Hepsi tutuklu. Dün diğer avukatlar meslektaşlarını savunmak üzere bir üst mahkemeye itiraz ediyor.

BERAAT ETMİŞTİ

Tutuklu avukatlardan biri Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı.

Selçuk Kozağaçlı’yı ömrümde ne gördüm, ne tanırım, adını o derneğin yöneticisi olduğu için duyuyorum. Şimdi olaya bakın.

Selçuk Kozağaçlı 2004 yılında yargılanıyor ve beraat ediyor. Yıl 2013, yedi yıl sonra, 2004’teki gibi, aynı nedenle suçlanıyor, beraat ettiği davada iddia edilen suçu nedeniyle, yedi yıl sonra tutuklanıyor.

Hukukta böyle bir uygulama yok. Roma’dan ve milattan önceden beri ve İsviçre hukukundan ve AİHM hukukundan itibaren hukukta böyle bir uygulama yok.

Adam beraat etmişse olay kapanmıştır, bitmiştir. Hukuk tarihi, hukuk felsefesi, hukuk uygulaması, hukuk ilkeleri böyle imiş, olabilir, şimdi bizim kurallarımız
böyle.

Tıpkı Pınar Selek macerası gibi. Pınar Selek de üç kez beraat ediyor, şimdi yeniden ömür boyu hapse mahkûm ediliyor.

DEMİRKUBUZ

Hürriyet’te dün yönetmen Zeki Demirkubuz ile bir söyleşi yayınlandı. Ünlü yönetmen tutuklama ve yargılamaların sonucunu tek cümlede özetliyor:

“12 Eylül’de ruhumuz bu kadar acımadı”.

Son birkaç yıldır yaşadıklarımızın çarpıcı bir yorumu. Herkesin terör örgütü üyeliğiyle suçlandığı, tutuklu yargılamaların başını alıp gittiği bir ortamda acımayan ruh kalabilir mi?

Demirkubuz yargılanan öğrencilerden söz ediyor. Lise ve üniversite öğrencisi olarak, halen iki bin sekiz yüz öğrenci tutuklu.

Meğer toplum baştan sona terör örgütüne dönüşmüş.

Uludere’ye para cezası

BAŞBAKAN Erdoğan 6 Haziran 2012’de Uludere’de bombalanan 34 kişinin ölümünden sonra, oradaki insanlar için “Kaçakçılar gidip geliyor” diyor.

Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin 23 Mayıs 2012’de, “Yaşamını yitirenler geçimlerini kaçakçılıkla sağlıyor” diyor.

Şırnak Valisi oraya giden milletvekillerine verdiği dosyada, “Uludere’de insanların geçim kaynağı kaçakçılıktır” diye not düşüyor.

Bölgedeki askerler yine milletvekillerine “Kaçakçılık normal geçim kaynağıdır” diyor.

Milliyet’in dünkü haberine göre, Uludere’de hayatta kalan dört köylüye sınır ihlali gerekçesiyle ikişer bin lira ceza veriliyor.

Devletin tüm birimleri, en tepeden aşağıya kadar, kaçakçılığı normal geçim kaynağı olarak görürken, köylüye para cezası... Bu da yargısız infaz dizisinden.