Her yerde böcek var

DAVULLA zurnayla 28 Şubat yargılanıyor, güzel. Davul zurna sesleri arasından başka bir ses yükseliyor. BDP milletvekili Hasip Kaplan’ın sesi:“28 Şubat’ta Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin verdiği dinleme kararı var, o dinleme kararı bugün hâlâ devam ediyor”.

Haberin Devamı

İyi mi? Hasip Kaplan bu sözleri, kamu oyuna “Böcek Komisyonu” adıyla yansıyan, TBMM Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu üyesi olarak, komisyonda söylüyor. Ve bu sözlere orada ya da daha sonra başka ortamda kimse itiraz etmiyor.
Bir yandan darbelerle hesaplaşırken, davul zurna çalmak, öte yanda darbelerin koyduğu bazı kuralları hâlâ işletmek ve ona dayanarak milleti dinlemek. İşine geldiği gibi.
1140 SAYFA ARŞİVDE
Son yıllarda beş yüz bin kişi dinleniyor. Özel hayat felç. Herkes bundan yakınırken, son olarak “Beni de dinliyorlar” diye Başbakan Erdoğan feryat edince, Meclis’te Dinlemeleri Araştırma Komisyonu kuruluyor. O komisyonda nasıl sonuç alınır, bilinmez. Ama, dinlemeleri araştırmaya giden yolda, bir önceki komisyonun çalışmaları var ve o çalışma rafa kalkmış durumda.
O ve şimdiki komisyonda görev alan, bilişim teknolojisi alanında teknik bilgisi güçlü olan CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger konuyu özetliyor:
“Geçen yıl Bilişim ve İnternet Araştırma Komisyonu olarak tam 1140 sayfalık doküman hazırladık. İçinde 158 öneri vardı. Yasa önerileri vardı. Dinlemelerin hukuki değil ama teknik yönlerini anlatan, yol gösteren önerilerle dolu. Teknik olarak her şeyi göz önüne serdik ancak 1140 sayfalık rapor şu anda rafta ve kimse ilgilenmiyor”.
Orada günümüz açısından çok tartışılan, hatta pek çok davayı etkilediği öne sürülen bir bulguya yer veriliyor:
“Ses kayıtları teknik olarak değiştirilebiliyor”.
Mahkemeler bunu ne ölçüde dikkate alıyor?
SANTRAL ÖRNEĞİ
Olayın hukuki boyutunu “Böcek Komisyonu” üyesi CHP milletvekili Namık Havutça bir örnekle anlatıyor:
“Mehmet Haberal dosyasında, iddianamede bulunan belgelere göre, Başkent Üniversitesi’nin santralının dinlendiği sabit, mahkeme dosyasında var. Savunma avukatı istiyor, savcılık vasıtasıyla bütün kurumlara soruluyor ama ortada santralın dinlenmesi için mahkeme kararı yok”.
Hasip Kaplan’ın ortaya attığı iddia gibi, komisyon tutanaklarına geçen bu sözlere, ne orada, ne daha sonra kimse itiraz etmiyor. Ortaya çıkan ahlak dersi şu:
“Mahkeme kararı olmadan dinliyorlar”.
Burası hukuk devleti değil mi? Ne zaman bir dinleme sorunu ortaya çıksa, hep “Mahkemelerden karar alıyoruz” denilmiyor mu? Hatta, komisyona bilgi veren MİT uzmanları, “Kimi dinlemek istersek mahkeme izin veriyor” dediğine göre, bazı durumlarda, insanlar neye göre, yasal dinleme izni olmadan dinleniyor?
Sonucu vahim, yasal olmayan dinleme üzerinden bazı insanlar suçlanıyor ve hapse atılıyor.
HER TÜRLÜ DİNLEME
Kaçakçılık, kâr amaçlı özel şirketler arası rekabet, bu arada eşini takip ettirmek isteyenler, dedektifler birilerini dinliyor. Mahkeme kararı var ya da yok, ama dinliyor, komisyonda ortaya çıkan gerçek bu.
Jandarma İstihbarat terör örgütünü dinliyor, 2008’e kadar üç ayda bir mahkemeden dinleme kararı çıkarıyor. Şu anda Jandarma’nın dinleme yetkisi yok.
Bunun dışında, “çete” denildi mi, akan sular duruyor, dinleme kervanına akla gelebilecek herkes katılıyor. Siyasiler dahil. Tam bu noktada MİT uzmanı komisyona bilgi verirken, bir milletvekili soruyor:
“Milletvekilleri dinleniyor mu?”
MİT uzmanının yanıtı harika:
“Bunu söylemeye yetkimiz yok”.
Milletvekillerinin dinlediği bir ülkede, hepimize geçmiş olsun. Şarkıda, “Her yerde kar var”, günümüzde “Her yerde böcek var”.  İstediğini, istediğin gibi dinle.

Haberin Devamı

Kim giderse gitsin

Haberin Devamı

ÖCALAN ile görüşmeye gidecek BDP heyetindeki isimler her sefer uzun uzun köpürtülüyor. O milletvekili mi gidecek, diğer milletvekili mi gibi tartışmalar TV’lerde dakikalarca ele alınıyor.
Kim giderse, gitsin, çok mu önemli giden kişi. Kimin gittiği değil, oradaki konuşmalardan nasıl sonuç alınacağı önemli.
Kimin gideceğinin bu kadar büyütülmesinde hükümetin katkısı az değil. Çünkü, gidecek olan heyete Adalet Bakanlığı karar veriyor. Bakanlık da, medyaya gaz veriyor, o giderse böyle, öteki giderse, şöyle, tarzında.
Kimin gittiğine değil, oradan kimlere, hangi mesajlar gidecek ve hükümet bunu nasıl değerlendirecek, önemli olan bu.

Yazarın Tüm Yazıları