Bir anda, Amerikan kaynaklı turizm rezervasyonlarında yüzde 30 oranında düşüklük görülüyor. İptal değil, rezervasyonlarda yüzde 30 oranında azalma.
Normal değil. Bir gariplik var. Çünkü, ne bizdeki fiyatlar, ne hizmet, ne yol, ne de başka bir şey, Amerikalılar’ın turizm sezonunda Türkiye’den vazgeçmeleri için bir neden değil. Hatta tersine, özellikle fiyat açısından Türkiye daha avantajlı.
O halde neden?
TALİMAT WASHİNGTON’DAN
Turizmciler araştırıyor. İki neden var.
HAMAS’ın Ankara ziyareti ile Kurtlar Vadisi Irak filmi.
Hiç kimse palavra atmasın. "HAMAS ziyaretinden ABD’nin haberi var" gevezeliği. Doğru değil. Doğru olsa, ortaya böyle bir sonuç çıkması mümkün değil.
HAMAS’ın Ankara ziyaretinden ABD rahatsız. Tepkisi gecikmiyor. Amerikalılar turistik tercihlerini Güney Akdeniz ülkelerine çeviriyor.
Washington kaynaklı, "Türkiye’yi gitmeyin" talimatı.
ÖZEL İZLEME
Türk yapımı Kurtlar Vadisi Irak filmi ise, ABD’den intikam alma gibi.
Daha sinemalarda vizyona girmeden önce, Tayyip Erdoğan filmi özel olarak izliyor. İzleme ABD kayıtlarına geçiyor. Film, zaten ABD kayıtlarında. Amerikalılar filme çok öfkeleniyor.
Kurtlar Vadisi Irak filmi, turistik rezervasyonların azalmasında ikinci neden.
Film, bizde bazı çevreleri mutlu ediyor. İntikam duyguları tatmin oluyor. Ama, o tatminin maliyeti epey yüksek.
ABD’nin filme duyduğu tepki, tahminlerin ötesinde.
HESABI YAPILDI
HAMAS’ın ziyareti ile Kurtlar Vadisi Irak filminin Türk turizmine açtığı zarar hesaplanıyor.
Rezervasyonlarda yüzde 30 azalma, 6 milyon daha az turist anlamına geliyor. Bunun zararı 4 milyar dolar.
4 milyar dolar, sadece döviz girişindeki azalma. Bunun istihdama, ulaştırmaya, turistik harcamalara yaptığı etki, verdiği zarar ayrı.
Diplomatik faaliyet ve tanıtım yoluyla, önlem alınırsa, zararın 2 milyar dolara inebileceği hesaplanıyor. Ama, zarardan kurtuluş yok.
TİPİK BAŞARISIZLIK
HAMAS davetinde de, filmde de, başrolde AKP var.
AKP’nin dış politikası önce turizmi vuruyor, sonra turizm üzerinden bizim kaynaklarımızı.
Her iki konuda da, yapılan resmi açıklamalar geçersiz. Ortada 4 milyar dolarlık fatura var.
Faturanın nedeni, dış politikada nurlu ufuklar aldatmacası. 4 milyar dolara nurlu ufuklar.
Herkes Başbakan’a áşık
GEÇEN hafta AKP’nin Kızılcahamam kampı. İbretlik konuşmalarla dolu.
Örneğin, parti kurucularından Yasemin Kumral:
"Ben sabahları spor yaparken bir beye rastlıyorum. Eskiden her sefer bana kızar ve eleştirirdi. Sayın Başbakanım, son zamanlarda bu bey size hayran. Artık ben de AKP’liyim, benim için Tayyip Bey’i öp kızım, diyor. Sayın Başbakanım herkes size aşık."
Dilin kemiği yok. Söyleyen memnun, duyan daha da memnun. Gaza böyle geliniyor. İş şirazesinden böyle böyle çıkıyor. Örnekleri çok. Hele de, 1950-60 arasında.
Ya da örneğin, aynı kampta Kemal Unakıtan iddiaları konuşulurken, Konya milletvekili Ahmet Işık kalkıyor, "Sayın Başbakanım gensoru günü Kemal Bey genel kurula girerken, kendisini ayakta hep birlikte alkışlayalım" diyor.
Bu muhteşem öneriye, Tayyip Erdoğan’ın tercümanı Egemen Bağış, "bu sözün altın imzamı atarım" diyerek katılıyor.
Ya da Erdoğan’a, "Sayın Başbakanım illere gidiyorsunuz, ama o gezilerde o ilin milletvekillerine, yani bizlere iltifat etmiyorsunuz, bize iltifat edin, halkla daha iyi kaynaşalım" diyenler.
Bu konuşmalar bir iktidarın yıpranma anatomisi. Bu uygulamalarla AKP’nin yıpranması normal.