‘Hair’ filminin son sahnesi

DEV askeri uçağın arka kapısından şehit cenazeleri tek tek uçağa taşınırken, “Hair” filminin son sahnesi aklıma geliyor.

Haberin Devamı

Filmde, tören adımlarıyla arka kapıdan askeri uçağa binen askerler, o unutulmaz “Let the sun shine in” parçasıyla Vietnam’a ölüme uğurlanıyor. Hair, Amerika’nın Vietnam sendromunu anlatan en iyi müzikallerden biri.

Önceki gün son saldırıda şehit düşen askerler için Van’da düzenlenen askeri tören sonrasında, cenazeler uçaklara taşınırken, görüntü tam Hair sahnesi. Filmde askerler Vietnam’a çarpışmaya gidiyor, bizde kendi varlığını korumak için toprağa düşmüş askerler memleketlerine uğurlanıyor.

Hazin bir çağrışım.

DAĞDAKİLERİ İNDİRMEK

Her saldırı sonrasında verdiğimiz şehitler için aynı sahneler, aynı sözler, 26 yıldır hiç bir şey değişmiyor.

AKP iktidarının Kürt açılımı Arap saçına dönüyor. Kandil’den gelen PKK’lılar önce törenle karşılanıyor, şimdi tutuklanıyor. Madem gelmelerine izin veriyorsunuz, şimdi neden tutuklanıyorlar? Madem tutuklanacaklar, neden gelmelerine izin veriyorsunuz? Bunun neresi açılım? Bu ne biçim iş.

Sorun, dağdakileri indirmek. Açılım bunu gerçekleştiremiyor. Tersine, terör daha da artıyor.

90’lı yıllarda artan terör, Apo’nun bize teslim edilmesiyle duruyor. Apo on yıldır içerden atışlara devam ediyor. Mayıs sonunda aradan çekildiğini açıklıyor.

Şimdi artan terör, Apo’nun yeniden dikkate alınmasını talep ediyor.

Bu da, mümkün olmadığına göre, geriye silahlı çatışmadan başka çare kalmıyor. Bunun da, sonucu ortada.

Çözüm üretmek gerek. Cesur adımlar atılacaksa, çözüm var. Bu terör ilk değil. Dünyada benzerleri var. Orada çözümleri de var.
İktidarın ve muhalefetin bu çözümü siyasal malzeme yapmaması şartıyla.

Şemdinli’de insanlar çıkmazda

DHA muhabiri Ferit Aslan dün Diyarbakır’dan Şemdinli’ye gidiyor. Yolda ve orada edindiği izlenimleri soruyorum, anlatıyor:

“Burada halkta gerginlik yok, ancak insanlar çok üzgün, “Kürt meselesi neden çözülmüyor, silahlar neden yeniden konuşuyor” diye birbirine soruyor. Hükümete dönük siyasi eleştiriler çok fazla”.

Bölgede, PKK ile ilgili sorular karşısında, insanlar genellikle suskun kalıyor. Çünkü, korku egemen.

Buna karşılık, ordu ile ilgili sorular karşısında, orduyu korumaya dönük duygular öne çıkıyor. “Ordu sınıra yığınak yapıyor, ama sınır güvenliği için” diyorlar.

Bölgede yaşayan insanlar tam çıkmaz içinde.

‘Komployu gördüm’

DAĞLICA baskını sonrasında PKK’nın Kandil’e götürdüğü sekiz askerimizi geri getirmek için, o sırada henüz kapanmamış olan DTP, şimdiki BDT’den bazı milletvekilleri Kandil’e gidiyor.

Orada bulunan milletvekillerinden biri, döndükten sonra bir gazeteye demeç veriyor:

“Uluslararası komployu orada gördüm”.

Bu çok çarpıcı sözlerin üzerine kimse gitmiyor. Orada görülen ne ki, o milletvekili böyle bir cümle kullanıyor.
Artan terör şimdi bu cümlenin üzerine gidilmesini zorunlu kılıyor.

OHAL, en olmayacak hal

YAKLAŞIK yirmi yıl, evet yirmi yıl süren Olağanüstü Hal’in (OHAL) kaldırılmasının ertesi günü Diyarbakır’dayım. Altı, yedi yıl önce.
İnsanlar yirmi yaşına gelmiş, hâlâ olağan rejim nedir bilmiyorlar. Sürekli sıkı rejim. OHAL’in kaldırılması üzerine düşüncelerini sorduğumda, ortak yanıt bulmuşlar gibi:

“Güneşin doğuşunu şimdi görüyoruz”. 

OHAL, sıkıyönetime giden yolun bir öncesi. Bölgede yirmi yıl boyunca, olmadık olaylar yaşanıyor. Örneğin, köyler boşaltılıyor. Toprağından kopartılan insanlar, kendilerine gösterilen il ve ilçelerde perişan oluyor. Çocukları çareyi dağa çıkmakta buluyor.
OHAL döneminde insan hakları ihlalleri ve baskı, bölge insanını ülkesinden iyice uzaklaştırıyor. Herkesi potansiyel suçlu gören, bölge insanının tüylerini diken diken eden bir rejim.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin OHAL önerisini çok yadırgıyorum. OHAL’in teröre çare olmadığı yirmi yıl boyunca anlaşılıyor. OHAL’i hâlâ çare görmek, çözümsüzlükle eş anlamlı.

Berberoğlu’na kutlama

HÜRRİYET’in Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu herkesi kıskandıracak bir gazetecilik olayına imza atıyor.

Gediktepe’deki çarpışmanın sabahında, yetkililere nasıl ulaşacağını bilmeden Van’a gidiyor. Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ ile birlikte siperlere giriyor, askerlerle konuşuyor. Bunu mütevazı biçimde, böbürlenmeden, abartmadan yapıyor.

Otuz yıllık arkadaşım Enis Berberoğlu’nu kutluyorum.  

Yazarın Tüm Yazıları